"LEYLİM" bir insan sevdiğine en güzel nasıl seslenebilir? Hem onun adından uzaklaşmadan hem de kendi kalbini katarak nasıl çağırabilir ki? Bir Ahmed Arif'in Leylim'i olmak nasıl bir duygu? Peki ya, Leylim'in Arif'i olamamak? Böyle diyordu Leyla Erbil'e, Leyla'sına Leylim, Sevgili Canım, Canım Leylâm, Ömrüm diye başladı mektuplarında
Sıkıldım. Bu kadar uzamasa kesinlikle on üzerinden on verilecek bir kitaptı. Öyle muhteşem ifadeler vardı ki bazı zaman şaşkınlıktan ağzım pamuk şeker kadar açıldı da kopacak sandım. Bir insan kalemi nasıl böyle kullanabilir? Gerçekten bu konuda hakkını teslim etmek gerek. Fakat dediğim gibi her şeyin fazlası zarar. Bir yerden sonra sayfalar birer
Son bir kaç günü çok fazla konuşmadan geçiriyorduk. Konuşmadığımız zamanları ise susarak değerlendiriyorduk. Beraber en iyi yaptığımız şey susmaktı, bunu yapabilmek bile bir süreden sonra başarı sayılıyordu ve başarıyorduk.. bu işte beraberdik. Son kez..
(Orkun - Kendımce Satırlarım).
"Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek” demesi gibi şairin, bitmek tükenmek bilmeyen bir koşuşturma içinde yaşıyoruz, ya da yaşadığımızı sanıyoruz. Bu telaş içinde kitaplar çok zaman sığınağımız oluyor. Ruhu ruhumuza eş bir yazar bulduk mu sahipleniveriyoruz. “O da benim gibi yaşamış, o da benim gibi savrulmuş, onun da kırgınlıkları,
İnsanlar çok garip yaratıklar. Ne zaman özel olduklarını hissettikleri an yanlış anlasildiklarini ifade ederler ya da ona uygun davranırlar. Oysa özel olmak herkes gibi olmak değil ki. Bir başkası senin gibi olabilir ama sen benim gözümde bir başkası gibi olamazsın. Olmak istediğin an bilirim ki gitmek istediğin andır. Denmez mi şiirlerde de kitapların ücra sayfalarında da "artık sende herkes gibisin" Farklılık yaratmana gerek yok istediğin ne ise belli etmelisin hayata, insanlara karşı. Bunu yapmalısın ki o hayat ve insanlar seni sekillendirmesin. Öyle de gozukmemelisin sırf yanlış anlaşılmamak için oyle de gozukmemelisin.. Cümlende yeni bir satır başı istemiyorsan bunu belli etmelisin son koyduğun o virgülün ardından. Bak dışarda yağmur yağıyor. Belli! var bir derdi gökyüzünün anlatıyor, konuşuyor su serpiyor toprağına. Illa da herkes gibi olmak istiyorsan bir bulut ol, su ver toprağınin kuruyan dallarına.. Illa da herkes gibi olmak istiyorsan herkes gibi ol, dolma satirlara siirlere katletme konuşulması gereken bir kac meseleyide...
(Orkun - Kendimce Satırlarım)
Son günlerde yazdıklarım beni korkutuyordu, geriye dönüp baktığım da hiçbiri birbirini tamamlamayan birer parçadan oluşuyordu. Her bir parçası farklı yerlerde olan ve tamamlanmayı bekleyen bir yapboz gibi. Bir şekilde dolduruluyor yerleri tamamlanmayan parçaların, belki de bu yüzden dışarıdan bin bir çeşit biri olarak görünüyorum. Anladım ki beni ben yapan sizlersiniz, bende siz kadar sizim, peki siz ben kadar ben misiniz.? Parçalarınızı aradığınızı biliyorum yükünüz omzumda şuan kalemimin ucunda bunu taşıyorum..
(Kendimce Satırlarım - Orkun) (aforizma)
Bunlar son satırlarım. Elveda tanımadığım, hep sayfalar aracılığı ile bağlantı kurduğum, son vidama, son bozuk telime kadar içimi açtığım sevgili okuyucularım.
Yapraklar son demlerini döküyordu
Çöplerin arasındaki kedi miyavlamaları
Biraz sonbahar biraz ilkbahar havası vardı gökyüzünde
Yağan yağmur isteksiz, esen rüzgar hevessizdi bugünlerde
Bir de o çok özlediğim çocukluğum..
Yaşamak 80 lerine ulaşmış bir dede kadar hevessiz,
Toprağına küsmüş bir kök kadar isteksizdi bugünlerde..
(Orkun - Kendimce Satırlarım)
youtube.com/watch?v=YFD2PPA...
♦♦♦
Hayatımda vazgeçilemez kimse olmadığını,
Sadece kendimden vazgeçemeyeceğimi anladığım anda vicdanımın rahatladığını hissettim.
Hayat artık çok yaşanabilir. Ama ecel bu, ne kadar yaşarız bunu da hayat gösterir. Bu yazım belki son satırlarım. Belki de 40 yıl sürecek bir not..
Vesselam..
Bu son boş sayfam
Bundan önce sayfalarca karalanmış duyguları tek çizikte katlettim
Anladım ki ben artık yazmak değil, yaşamak istiyorum
Bunca zaman yazarak var oldum artık yaşayarak hissetmek istiyorum..
(Orkun - Kendimce Satırlarım)
"Güzel olan mutluluklarımın geçici olacağını biliyordum.
Farzediyorum bunlar son satırlarım.
Farzediyorum ruhumu dağıtan kısa bir rüzgar geçti.
Sonra yağmur oldum ve çekildim toprağa.
Kaybolup gittim ve belki de rüyaydım.
Uyandım ve bitti."
Son sabahtan önce uzunca bir süre gecti. Son geceye dair kısa kısa parçalar vardı aklımda. O sabah bir kuş sesi sanıp uyandığım siren sesini daha dün gibi hatırlıyorum. Ayak uçlarımdan başlayan ağrı sanki tüm vucuduma yayılmıştı. Uyanmak zor gibiydi. Uyandığımda ise herşey iyiymiş gibi davranmak en zoruydu. Bir yere gidiyor gibiydim ama gittiğim her ne ise beraberinde bir acı getiriyordu bunu görebiliyordum bunu hissedebiliyordum. Sanki gelecebilecek tüm o güzel şeylerin içine biraz acı serpiştirilip önüme konuluyordu. Ya ben acıyı çok seviyordum ya acı beni çok seviyordu ortada bir gerçek vardı birileri birşeyleri seviyordu ve tüm acı bundandı...
(Orkun- Kendimce Satırlarım)
youtube.com/watch?v=r6BYgBn...
"Gönlümden düşüyorsun, hem de kırdığın köşelerin arasından sızıyorsun yere.."
Kitabı okumaya başladığınız andan itibaren bunun gibi bazı satırların arasına düşmüş buluyorsunuz kendinizi, bir yandan okuyor bir yandan da yaşıyorsunuz sanki. Şiir okumayı hiç seven biri olmasam da beni içine çekmeyi başaran bir kitap oldu. Kitabın sonlarına