232 syf.
9/10 puan verdi
Kitap hakkında söyleyeceğim ilk şey Epsilon yayınevinden çıkmasının ne kadar isabetli olduğudur.Debbie’nin kitapları genellikle Martı’dan çıkar bu kitap farklı olmuş , iyi olmuş. Kitap tam da yılbaşında okuyacağım bir kitap ararken elime geçti. Adı, kapağı ve arka kapak yazısıyla yılbaşı için uygun göründü, aldım. Melekler Korusun’un tasarımı çok hoş olmuş.Kabartmalı yazıları , kapağı , iç tasarımı… Ve tüm bu ayrıntılarla birlikte 12.5 TL! Konusuna gelecek olursak ; temelde iki kişinin birbirine aşık olması var.Fakat Debbie’nin oluşturduğu yan karakterlerler olaya ilginçlik ve eğlence katmış.Üç meleğimiz var ; Shirley (mutlaka) , Goodness (iyilik) , Mercy (merhamet).Ve aralarına yeni katılmış Will.Bu dört meleğin iki insanı yakınlaştırmaya çalışma maceraları anlatılıyor: Lucie ve Aren. Lucie bir aşçı.Çok çalışan bir aşçı.Annesinin ısrarları üzerine Noel’i kutlamak için bir meydana gidiyor ve orada Aren ile karşılaşıyor.Bazı olumsuzluklar yüzünden devam edemeyen ilişkileri on bir ay sonra Aren’in gurme olarak Lucie’nin restoranına gelmesiyle yeniden başlıyor. Melekler Korusun , serinin dokuzuncu kitabıymış.Neden çevirmeye dokuzdan başladıkları hakkında bir fikrim yok.Şunu da söyleyeyim , anlamakta zorlanacak bir durum söz konusu değil. Son olarak kitabın arka kapağının içinde Debbie ile ilgili bazı bilgiler vardı.Her yazara yapmalılar.
Melekler Korusun
Melekler KorusunDebbie Macomber · Epsilon Yayıncılık · 2017648 okunma
"Ancak bu varlık kötü olamaz, zira kötülük mükemmellikle çatışır. Son derece iyi olmalı ve bu nedenle aldatmıyor olmalıdır. Demek ki; '' düşünüyorum, o halde varım ''ilkesi doğrultusunda, olası bir yalancı yaratıcıya karşı bile direnebilen berraklık ve niteliğe, ''düşünüyorum o halde varım'' ilkesinden ayrılması mümkün olmayan ana fikir sayesinde, başka şeyler söz konusu edildiğinde de güvenebilirim."
Reklam
Biz kadınları hiç sevmedik! Saçlarını sevdik, hele bir de sarışınsa daha çok sevdik Ağızlarını sevdik, hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik. Göğüslerini sevdik... Bacaklarını sevdik, hele bir de sütun gibiyse bayıldık. Kalçalarını sevdik... Gerçekten güzel vücutlu ve "çıtırsa" daha çok sevdik... Yolda, arabada,
Öyle bir hayat yaşadım ki Cenneti de gördüm cehennemi de Öyle bir aşk yasadım ki Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de Bazıları seyrederken hayatı en önden Kendime bir sahne buldum oynadım Öyle bir rol vermişler ki Okudum okudum anlamadım Kendi kendime konuştum bazen evimde Hem kızdım hem güldüm halime Sonra dedim ki "söz ver kendine" Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin Öyle bir hayat yasadım ki, son yolculukları erken tanıdım Öyle çok değerliymiş ki zaman Hep acele etmem bundan, anladım... NİETZSCHE
"Hiç tükürük hücresinden söz edildiğini duydunuz mu, bir halkın dünyanın en büyük halkı olduğunu kanıtlamak için son zamanlarda icat ettiği hücreden? Tutuklunun içinde ayakta durduğu, ama hiç kımıldayamadığı daracık bir dört duvar. Onu çimentodan kozasına sımsıkı kapatan sağlam kapı çenesinin hizasında durmaktadır. Bu durumda adamın ancak yüzü görülür ve gelip geçen her gardiyan bu yüze ağız dolusu tükürük atar. Hücrede sıkışıp kalan tutuklu, gözlerini kapamasına izin varsa da, yüzünü silemez. Alın size, azizim, bir insan icadı. Bu küçük şaheser için Tanrı'ya ihtiyaçları olmadı insanların."
.. benim ezgi benim söz tek tanığım son tanıklığım yoksa denizaltı, uçak.. otobüs değil mi 'bir kenti böylece bırakıp gitmek içinde bin kaygı bin bir soruyla bitmemiş bir şarkı..' içine ölmeye yatıyorum yoksun ki.. ölemiyorum.. Hayri K. Tetik
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.