Bütün hayatınca konuştu. Sonunda tutunamayanlar diye bir söz çıkarabildi ortaya: bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime. Bu sefer, düşüncesini Süleyman Kargı'dan başkasına açıklamadı. Süleyman da kimseye söylemedi. Bütün hayatınca tutunamayanlardan kaçtığını sezer gibi oldu. Kendisine de bulaşmalarından korktuğunu anladı. Onlara yapmış olduğu bu haksızlığın ıstırabıyla kıvrandı. Onların gerçek temsilcisi olmak için eline çok fırsat geçmiş olduğunu ve bu fırsatları kaçırdığını anladı. Bu düşüncelerinden de kaçmaya çalıştı. Bütün hayatınca düşüncelerinden kaçmıştı. Son olarak odasına sığındı. Kapıyı kapattı. Sesleri duymaz, görüntüleri görmez oldu. Yemek yemez, içki içmez oldu. Dostundan kaçar, düşmanını bilmez oldu. Sığındığı son yerde de onu buldular. Yerini tespit ettiler. Bütün tanıklar dinlendi. Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiç bir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti.
Sayfa 708Kitabı okudu
Kapıyı kapattı. Sesleri duymaz, görüntüleri görmez oldu. Yemek yemez, içki içmez oldu. Dostundan kaçar, düşmanını bilmez oldu. Sığındığı son yerde de onu buldular. Yerini tespit ettiler. Bütün tanıklar dinlendi. Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiçbir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti.
Sayfa 708Kitabı okudu
Reklam
Bütün hayatınca konuştu. Sonunda tutunamayanlar diye bir söz çıkarabildi ortaya: bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime. Bu sefer, düşüncesini Süleyman Kargı'dan başkasına açıklamadı. Süleyman da kimseye söylemedi. Bütün hayatınca tutunamayanlardan kaçtığını sezer gibi oldu. Kendisine de bulaşmalarından korktuğunu anladı. Onlara yapmış olduğu bu haksızlığın ıstırabıyla kıvrandı. Onların gerçek temsilcisi olmak için eline çok fırsat geçmiş olduğunu ve bu fırsatları kaçırdığını anladı. Bu düşüncelerinden de kaçmaya çalıştı. Bütün hayatınca düşüncelerinden kaçmıştı. Son olarak odasına sığındı. Kapıyı kapattı. Sesleri duymaz, görüntüleri görmez oldu. Yemek yemez, içki içmez oldu. Dostundan kaçar, düşmanını bilmez oldu. Sığındığı son yerde de onu buldular. Yerini tespit ettiler. Bütün tanıklar dinlendi. Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiç bir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti.
Sayfa 708Kitabı okudu
Kimse onun üstüne düşmedi. Üstüne düşülmesinden çok hoşlanırdı. Bilemediler. Bütün hayatınca konuştu. Sonunda tutunamayanlar diye bir söz çıkarabildi ortaya: bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime. Bu sefer, düşüncesini Süleyman Kargı'dan başkasına açıklamadı. Süleyman da kimseye söylemedi. Bütün hayatınca tutunamayanlardan kaçtığını sezer gibi oldu. Kendisine de bulaşmalarından korktuğunu anladı. Onlara yapmış olduğu bu haksızlığın ıstırabıyla kıvrandı. Onların gerçek temsilcisi olmak için eline çok fırsat geçmiş olduğunu ve bu fırsatları kaçırdığını anladı. Bu düşüncelerinden de kaçmaya çalıştı. Bütün hayatınca düşüncelerinden kaçmıştı. Son olarak odasına sığındı. Kapıyı kapattı. Sesleri duymaz, görüntüleri görmez oldu. Yemek yemez, içki içmez oldu. Dostundan kaçar, düşmanını bilmez oldu. Sığındığı son yerde de onu buldular. Yerini tespit ettiler. Bütün tanıklar dinlendi. Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiçbir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti.
Sayfa 708 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kendimi mutluluğa kaptıramıyorum. Korkuyorum mutluluktan. Mutluluk her an sona erecekmiş gibi geliyor bana. İçimde hep o “her an sona erebilir “ hissi vardır.
Sayfa 57 - Epsilon YayıneviKitabı okuyor
Korkuyordum… Duyduğum sevince inanmaktan korkuyordum…
Sayfa 57 - Epsilon YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Savaş benim tarih kitabım.Yalnızlığım… Çocukluğum farkına varamadan geçti gitti, hayatımdan yitti. Çocukluğu olmayan biriyim ben, çocukluk yıllarım yerine savaş var hayatımda.
Sayfa 35 - Epsilon YayıneviKitabı okuyor
Yaşlı Goethe'nin, bilinci yarıyarıya kapalı, son döşeğinde yatarken, sağ elini havaya kaldırarak boşlukta ağır ağır harfler çizdiğini, virgülleri yerine koymayı savsaklamadığını aktarır Montherlant. Tolstoy'un sağ elinin de, Astapovo'daki yatağında, ölüme doğru inerken, yoksa çıkarken mi, battaniyenin üstünde birşeyler yazmaya çalıştığını görmüştü tanıklar.
Sayfa 154Kitabı okudu
Uzun süre büyümedim ben... Yetimhanede hepimiz geç büyümüştük. Sanırım hüzünden. Büyümedik, çünkü şefkatli sözlere nadiren tanık olduk. Annelerimizin yokluğunda bir türlü büyüyemedik biz...
Sayfa 222Kitabı okudu
Önce ölmüş bir at gördüm... Sonra ölmüş bir kadın... Şaşırmıştım buna. Savaşta sadece erkeklerin öldüğünü sanıyordum.
Reklam
Son tanıklar kuşlar nereye gittiler diyorsun Sonra onları soyutun metafiziğinde kebaba çeviriyorsun Sayı paniğini unutma Depremi gökyüzünde değil yeryüzünde ara Sen ölümü bir ayna gibi kullanıyorsun Onunla arana perdeler çekiyorsun Sen hayatı boşaltırsan Ölüm aynasında aksin mi kalır Ölümün tekdüzeliğine dalma yaşamın devrimciliğiyle gönen Olumsuz sembollerle oyalanma yalın ve çıplak gerçeğe bak Doğunun batının Orfeus ve Panlarını bırak Çırpınma boşuna teslim ol kader virtüözlerine Akıl mimarlarına irade atletlerine Yalnız ölüm mezar kazmaz mezar kazılır ölüme de Bir boydan boya bat batı selsebillerine Yeniden doğ ol kendi kendinin ışıldağı Kır seni senden eden eski bardağı İzinden git çağın fatihlerinin Merihe el uzatan olağanüstülükler erinin Bir kere koptun geçmişinden geriye dönme Eski sayrılıklar hummasına düşüp sönme Lânet olsun arı beylerine diyebilirsin Ama eninde sonunda onların gölgesindesin Çıraklıkla ustalık arasında bir uçurum var Düğünden düğüne değişir kurdelâlar
Sayfa 499Kitabı okudu
baba...
Bizim gözümüzde baba, beklenecek biriydi, babalar sadece beklenirdi.
Sayfa 290Kitabı okudu
İnsanın insanı öldürdüğünü görmemiş insanlar, bambaşka bir dünyanın insanlarıdır...
Sayfa 273Kitabı okudu
Böyle şarkıları olmalı insanın
Öyle sözleri vardır bizim şarkıların... İnsanın kalbine işler, kışkırtır onu. Uyuşturur. Yola kışkırtır. Özgürlüğe. Büyük bir sevgiye...
Sayfa 244Kitabı okudu
Artık ölülerden değil, esas bu adamlardan ürküyordum, yaşayanlardan.
Sayfa 237Kitabı okudu