Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ah Fakir BABA ahhh ..
Son gecelerimizden birinde, benden türkü söylememi istedi. Saat onbire geliyordu. Elimi tuttu, “Allı Turnam’ı söyle” dedi. Şaşırdım. Hani öyle sürekli türkü söyleyen, sesi güzel biri de değilim. Başladım söylemeye. Uyuyor deyip susuyordum, elimi sarsıyor, devam ettiriyordu. Gün ağarmaya başladı, biz hâlâ türkü söylüyorduk. Artık gücümün tükendiğini hissettim, sustum. Elimi tekrar sarstı. Bu kez, biraz bezgin, “Aman Ormancı” diye başladım. Aklıma o geldi. A, bir baktım, arkamdan yineledi. Nasıl şaşırdım, nasıl sevindim. Meğer hepsini duyuyormuş. Tam o sırada, sabah nöbetini devralan hemşire, ilaçlarını getirmişti. Kadıncağız önce anlamadı, dua ediyoruz zannetti sanıyorum, girmedi. Kapıda beklemeye başladı. İşaret ettim, geldi. Bir baktım, onun da gözünde yaşlar.
Sayfa 191 - Evrensel Basım Yayın 1. Baskı 2000Kitabı okudu
Alper, Güney Meydan'ın köşesindeki büfenin önünde duran dergilikten Uykusuz'u alıp kapağına baktı. Kapağın yarısından fazlasını kaplayan ve altında "Yeni Türkiye" yazan Türk bayrağının hilalinin yanına, yıldız olması gereken yere, müthiş bir hınçla tekme atan bir adam resmedilmişti. Penguen'i de çekip aldı ve onun
Sayfa 45 - Giriş, Aşka kılavuzmuş yavru kedilerKitabı okudu
Reklam
Ya Sabır Tespihleri
Tam o anda Son bir türkü tutturur yeryüzünde Son bir şiir okurdum gri dudaklarımla Adımı yazardım nilüfer yapraklarına Bir ışığı söndürür Bir kapıyı kapatır Son defa seyrederdim yüzünü bulutlarda Adımın üzerine çizgi çekerdim
Sayfa 16 - Timaş Yayın GrubuKitabı okudu
İSTANBUL'U FETHEDEN YENİÇERİYE GAZEL
Vur pençe-î Alî’deki şemşîr aşkına Gülbangi âsumânı tutan pîr aşkına Ey leşker-î müfettihü’l-ebvâb vur bugün Feth-î mübîni zâmin o tebşîr aşkına Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-î hilâl içün Gelmiş bu şehsüvar-ı cihangîr aşkına. Düşsün çelengi Rûm’un eğilsün ser-î Firenk Vur Türk’ü gönderen yed-i takdîr aşkına Son salvetinle vur ki açılsın bu sûrlar Fecr-î hücûm içindeki Tekbîr aşkına
SON TÜRKÜ Kaybolmak üzre suya düşen bilezik Bak bütün kırışıklar silindi sudan. Son saatimde mi uyandım uykudan, Neden boş geçen yıllardan içim ezik? Durdu beni ölüme götüren kervan. Eski bir şarkı söyleniyor rüzgârda. Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda Benim ilâhilerim hâlâ okunan. Sevgilim... ellerime dokunaraktan... Beni çağıran bir eda var sesinde. Bu muydu insanlara son nefesinde Görüneceğinden bahsedilen şeytan? Sular çekilmeye başladı köklerde Isınmaz mı acaba ellerimde kan? Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan Bir türkü daha söyleyeyim bu yerde.
Türkiye son yıllarda bir beka problemi tartışıyor. Beka problemini sâdece askerî ve ekonomik alanda mevcutmuş gibi görmek, fiili duruma nüfuz edememişlikten kaynaklanır. Beka problemi asıl kültür sahasında geçerlidir. Merhum Prof. Dr. Halûk Dursun dostumuz, son günlerinde sık sık "Bir kültür seferberliği yapmalıyız" diyordu. Çünkü o
Sayfa 273 - Kırmızılar Yayıncılık, Baskı Tarihi: Mart 2020Kitabı okudu
Reklam
... Umurunda bile degildi bu gecikme Daha uzasa tadını daha çok çıkaracaktın belki Zarflar arasında en son açılacak zarf gibi Kitaplar arasında en son okunacak kitap gibi Gelmesini istemediğin bir türkü sonu gibi.
Sayfa 260Kitabı okudu
Tam da o anda; Son bir türkü tutturur yeryüzünde, Son bir şiir okurdum gri dudaklarımla. Adımı yazardım nilüfer yapraklarına. Bir ışığı söndürür, Bir kapıyı kapatır, son defa seyrederdim yüzünü bulutlarda. Adımın üzerine çizgi çekerdim.
Sayfa 16 - Timaş
Bir türkü mırıldanacak olsanız bu hangisi olurdu?
Orhan Veli türkü mırıldanmamızı Son Türkü'sünde istiyor: Sular çekilmiye başladı köklerde Isınmaz mı acaba ellerimde kan? Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan Bir türkü daha söyleyelim bu yerde!...
Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim... Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu.
Sayfa 78
Reklam
-Son Türkü-
Kaybolmak üzre suya düşen bilezik; Bak, bütün kırışıklar silindi sudan. Son saatimde mi uyandım uykudan, Neden boş geçen yıllardan içim ezik? Durdu beni ölüme götüren kervan. Eski bir şarkı söyleniyor rüzgarda. Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda Benim ilahilerim hala okunan. Sevgilim.. Ellerime dokunaraktan.. Beni çağıran bir eda var sesinde. Bu muydu insanlara son nefesinde Görüneceğinden bahsedilen şeytan? Sular çekilmiye başladı köklerde Isınmaz mı acaba ellerimde kan? Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan Bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!.. Ankara, Ekim 1936 (Varlık, 15.6.1937)
Sayfa 174 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Çok güzel be..
Yaşamak istiyorum biliyor musun? Bir şiirin son dizesi gibi Avuç avuç gökyüzünü Damla damla acıdan süzüp Yaşamın ortasına atmak Ya da savrulan buğdaylara Nerudayı anlatmak.. Sonbahar da bitti Son kuşu dün gömdük bahçemize.. Hangi yola baksak Hangi yele rastlasak Bir fırtına Bir türkü Bir ağıt Sevdaları artık ölümlerle kuşattık..
Sayfa 5
BAYRAKLI SINIF TAHAKKÜMÜ (2/2)
Benim suçum şu: Türkü, sağdan sola, soldan sağa, salla bayrağı düşman üstüne diye bitermiş. Ben, ne yapmışım? “Büyüklere masallar” başlıklı yazımda, Mustafa Kemal Paşa’nın öyküsünü anlattıktan sonra, şunları yazmışım: “Kemal Paşa girmiş bir Eylül günü İzmir’e. Yerle bir olmuş İstanbul Paşaları. Sonra tarih yazmış: Vahdettin haindir! Damat Ferit satılıktır! Paşalar uşaktır! Ve halk unutur mu Kemal Paşa’sını! Söyledi türküsünü: Askerinle bin yaşa, Mustafa Kemal Paşa, salla bayrağı düşman üstüne, soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne…” Şimdi savunma yapacağım, nasıl savunayım kendimi? Cinayet işlesen işlemedim dersin. Peki, buna ne dersin? Sonunda buldum suçumu. Soldan sağa demişim de, sağdan sola dememişim. İşte tam suçüstü! Yakayı ele verdik! Kökü dışarıda olduğumuz, son bağımsız Müslüman Türk devletini yıkarken yakalandığımız, böylece ortaya çıktı. Ne yapacağız şimdi? Kararı okurken, yüksek sesle türkü söylemeye başladım: “Soldan sağa, sağdan sola, salla bayrağı düşman üstüne!” Ve “Bayraklı sınıf tahakkümünü” kurmaya, orada da devam ettim, yani cezaevi hücresinde. Tahakküm kurulacaksa, bayraklısından olsun, hem soldan sağa, hem sağdan sola…
Her yazdığım şiiri bir kez okuyup, sonra yakmak isterim Ya da son bir şiir yazıp, bırakıp gitmek Beynimde yaralı bir cırcır böceği var Tek dileği, bir türkü daha söyleyip ölmek.
Güzelce sardığı sigaralardan birini bana uzatıp yeleğinin cebinden babamınkinin tıpatıp aynısı olan muhtar çakmağını çıkardı. Sarma sigaradan derin bir nefes alıp dumanını soluk aya doğru üfledim. Ay ışığının önünden sigara duma- nıyla birlikte kararsız, meraklı ve kederli bir bulut kümesi de geçti o an. Yıldızlar belli belirsiz kendilerini
1.070 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.