İlk adımı atarken buraya kadar ilerleyebileceğimi hiç tahmin edemezdim. İstekle atılmış bir adım bile olsa karamsarlık ve olumsuz düşüncelerin ağırlığı her zaman üzerimdeydi ama şimdi bir adım, iki adım oldu sonra üç oldu ve ulaşabileceğim en uç noktaya kadar ulaştım. Tökezlediğim zamanlar oldu, yorgun düştüğüm ve sırtımı dayayabileceğim bir duvara bile muhtaç ol- duğum zamanlar oldu ama yılmadım. Hayatın bana sunduğu bu talihsiz kaderden kurtulmayı başardım. Attığım ilk adımda yakamı bırakmayan geçmişimden kurtulmanın zaferini atmış- tım. Attığım son adım ise geleceğimin en parlak ve huzurlu dönemlerine ulaşmıştı. Çivisi çıkmış bu çağın zincirleri altına gir- mekten sakındım. İyi insanlarla tanıştım, büyük bir kararlılık ile attığım adımların önüne taş olmak için çabalayan insanlar da tanıdım. Beni ben olduğum için kabul etmeyip popüler kültüre ayak uyduramadığım için dışlayan ama asla kendisi olmayı beceremeyen insanları aştım. Asla kendim olmaktan vazgeçmedim. Karakterimden, fikirlerimden, düşüncelerimden, hedeflerimden ve umutlarımdan vazgeçmedim. Kalabalıkla da taştım, acaba sesim çıkıyor mu diye kendi kendime konuşabileceğim kadar yalnız da kaldım.
Sayfa 241 - İkinci adam yayınlarıKitabı okudu
Tek kelime söylemeksizin yüzüne bakmak; Gönlü, öz diliyle şarkı bırakmak. Tek kelime söylemeksizin şakımaya bırakmak gönül dolu ağzına kadar karatavuk gibi bulur hemencecik düşüncesine uygun kesik vuruşlar Çünkü sen güzelsin, lekesiz çünkü sen. Sonunda kavuştuğumuz kurtuluş ve iyilik içinde yüzen kadın, sen. Bir varlık, ilk yüceliği içinde ve son ucuna varmış yaratılmışlığın. Tanrı'dan geldiği gibi tanla birlik, cevheri içinde hürlüğün ve aydınlığın. İsanın annesinin, anlatılmaz öylesine el değmemiş gerçek ve tek umut ve tek yemiş.
Reklam
Pavlos, sevgiden doğmayan başarıların hiçbirinin anlamlı olmadığını söyleyerek sevgiyi yüceltir ve insanlık oyununun son perdesinde üç karakterin hayatta kalacağını söyler: "inanç, umut ve sevgi. Ama en önemlisi sevgidir."
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Mobbing Bank Diyor ki;
Kuklalar Arasında ki Kör Dövüş Kuklacı ile savaşan bir tek Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıdı dünya ve insanlık. Gerisi kuklacı lehine kuklalar arası dövüşten ibaret. Kuklacı ile savaşalım diyen çok az olduğu için fırsat büyük. Kuklalar iplerinin oynatıldığı kadar hareket edebilirler. Kukla yaratanlar ve kukla oynatanlar farkını
Reklam
Pavlos, sevgiden doğmayan başarıların hiçbirinin anlamlı olmadığını söyleyerek sevgiyi yüceltir ve insanlık oyununun son perdesinde üç karakterin hayatta kalacağını söyler: İnanç, umut ve sevgi. Ama en önemlisi sevgidir.
Ancak bu son , en ufak, giderek kaybolan, aslında hiç bulunmayan şu umut, sizin tek umudunuz.
Aynı dili konuşmadan konuşmak..
.. kimsenin uğramadığı bu yere oturdum. Burayı artık benimsemiştim. Burada ilk kez okuyup bitirmiş olduğum kitabın alıntısını taşın üzerine yazıp bana ait olduğunu da tescille-miş olmuştum. "İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü var." sözleri Kürk Mantolu Madonna isimli kitaba ait olup bana da beni hatırlatıyordu. Oturup çantamdan suyumu ve yeni başladığım kitabı çıkarttım. Kitabı alıntıyı yazdığım yerin yanına bırakıp su içeceğim sırada bana ait olmayan bir başka yazıya denk gelmiştim. Buralara benden başka kimsenin uğramadığına emindim. Bu yüzden bana ait olmayan bu yazıyı görmek büyük bir heyecana kapılmama sebep olmuştu. "Niçin rüzgârlı son- bahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?" diye devam ediyordu. Rastlantı olduğuna inanamayacak kadar güzel olmasının nedeni ise bu alıntının da yine benim yazdığımla aynı kitaba ait olmasıydı. Yerimden kalktım ve çevreme bakındım ama ne birisine denk geldim ne de herhangi bir canlının varlığına. Gündüzleri bir iki tane yaşlı ablanın gelip burada yürüyüş yaptığını biliyordum ama benim oturduğum bu yere hiç kimse uğramazdı. O gün kitabımı okumak için orada vakit harcamadım. Derin düşün
Sayfa 186 - İkinci adam yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Aslında hiç önemli değil tabii." Bir refleksi andıran bu cümle, izzetinefis sahibi bütün insanların, en ciddi durumlarda da, en küçük olaylarda da, aynen kullandıkları bir cümledir; her durumda, bu örnekte de olduğu gibi, önemsiz diye ilan edilen şeyin aslında o kişiye ne kadar önemli geldiğini açığa vurur; bazen trajik bir cümledir bu; biraz gururlu her insanın, bel bağladığı son umut da elinden alındığında, ricası reddedildiğinde dudaklarından fırlayan ilk cümledir ve o zaman çok acıdır: "Ya! Neyse, hiç önemli değil, başka bir çaresini bulurum." Başvurmak mecburiyetinde kalması hiç önemli olmayan bu başka çare, bazen intihardır.
Sayfa 284Kitabı okudu
Hayat bu: Bir bakarsın her şey bir anda son bulur, bir bakarsın yeniden canlanır
Umut, imkansız gibi görülen ya da düşünüleni, düşünmeye ve sorgulamaya başladığımızda başlar.
Sayfa 43 - Söz: Şemsi TebriziKitabı okuyor
Umut ki, insanı en son bırakan cevher ve en kıymetli hazinedir;
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.