Önümüzdeki iki gece konuşmamın konusu ilan edildiği üzere “Dine Karşı Din”dir. Bu ifade kimilerine tuhaf veya müphem gelebilir. Zira biz şimdiye kadar dinin sürekli küfrün karşısında yer aldığını ve tarih boyunca din ile dinsizlik arasında meydana geldiğini sanırdık. Bu nedenle “dine karşı din” ifadesi ilginç,müphem , şaşırtıcı ve kabul edilmez gelebilir. Oysa ben son zamanlarda şunu fark ettim (Tabi daha önce de fark etmiştim ancak şu anda hissettiğim netlikte değil): Bu tasavvurun aksine tarih boyunca, her zaman din, dine karşı savaşmıştır ve hiçbir zaman bugün anladığımız şekliyle din, dinsizlikle savaşmamıştır.