sonay malcı

öğrendiğim bir şey varsa, geçmişe odaklanmanın lanetlenmek olduğudur. Geçmişini onurlandıracaksın ama geleceğe odaklanacaksın. Daha mutlu günlerin geleceğine inanmak zorundasın
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Dünyadaki en önemli şeyler gülmek ve hayal kurmaktır, canım” derdi büyükannesi hep. “Yetişkin olunca bunları unutuyoruz ne yazık ki
Ayna
Her zahmete, meşakkate kızar, kinlenirsen, nasıl cilalanır, parlar ruhunun aynası?
Sayfa 409Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hakikat
“Hakikat o kadar az bulunur bir cevherdir ki... Söylemesi bir zevktir. Oturduğu yerde Peri dizeyi hatırladı. Kendi kendine mırıldandı: “Emily Dickinson.
Sayfa 257Kitabı okudu
Adresin değil, sadece ayak izlerin olsun bu dünyada.
"Yaz ve sil. İnanç ve şüphe. Cevaplar ve sorular. Hem bilgiyi önemse, hem bildiklerini sorgula. Asla bir yere demir atma. Adresin değil, sadece ayak izlerin olsun bu dünyada. Ne demiş İbn Arabi? Bizimkisi *aşk kervanın; o kervan ne yöne giderse biz de peşinden. Yerleşme, kök salma, oldum ya da buldum sanma. Hiçbir gettoya, kolektif kimliğe, cemaate, cemiyete, aşirete ait olma. Hepsi yanıltır, şaşırtır. Sen yalnız ol. Bir başına. Varmak değil, gitmek. Sadece gitmek..."
Reklam
AFFEDİYORUM
Yıllar önce merak ettiğim için Kur’an-ı Kerim okumuştum. Ali İmran Suresinin 135. Ayetinde deniyordu ki: “Onlar, çirkin bir iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlar da günahları için af dilerler. Günahları Allah’tan başka kim affeder ki? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.” Yine yıllar önce merak ettiğim için İncil’de okumuştum. Luke 17:3-4’te deniyordu ki: “Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse onu azarlayın; tövbe ederse bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, “Tövbe ediyorum derse, onu bağışlayın.” BEN SENİ BAĞIŞLIYORUM KARDEŞİM, AMA GÜNAHLARINI ALLAH AFFETSİN..."
Sayfa 303Kitabı okudu
"Yazık çok yazık!" diye söylendi. "Oysaki hayat bir okuldan ibarettir. Eğitim her zaman düşmana karışı hazır bir silah gibidir. Eğitimsiz bir millet ya yok olur ya da bir başkasına köle...."
Hayat, kader, talih.... adına ne dersen de. Mesela ben sanatçı olmak istedim ve şimdi bir sanatçıyım. Bu saatten sonra olacak her güzel şey ekstra mutluluğa girecek.
Sayfa 255Kitabı okudu
"Sen bir hayat kadını olsan bile... Kimin neden yaşamın en zor yolundan gittiğini bilemeyiz öyle değil mi?"
Sayfa 125Kitabı okudu
BAŞLARKEN....
"Yaşam denen yolda, omuz omuza birlikte yürüyorduk; ama ayaklarımız, çelme takıyordu birbirine. Mükemmeli isterken, kusursuzluğa tahammülümüz yoktu; çünkü yaşamı mükemmel kılan kusurlarımızdı. Öyleyse hatalara neden tahammülsüzdük? Kendimize hata yapabilme lüksünü neden tanımıyorduk? Kendi hatalarımızı bile, neden hoş göremiyorduk? Dahası, başka birinin acılarının penceresinden bakamayacak kadar, kibirli miydik? Ne kadar silersek silelim, gözlükçüden çıktığı ilk günkü gibi olamayan gözlük camları gibiydik hayatta. Çiziliyor, yıpranıyor ve hatta lekeleniyorduk... Oysa birimiz bir gözde, ötekimiz diğer gözdeydi... Farklıydık, ama aynıydık..."
Reklam
"E, nasılsın bakalım, anlat!" diye sordu. "Hiç!... Söyledim ya!." Bana rast geldiğinden memnun görünüyordu. İhtimal, eriştiği mertebeleri gösterebildiğine, yahut da, benim halimi düşünerek, benim gibi olmadığına seviniyordu. Nedense, hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz.
Sayfa 16
Sonra kuşların cıvıltılarına karışan sesiyle, “Küçüğüm,” diye kulağına fısıldadı. “Bir gün saçlarına beyazlar, ipek tenine çizgiler düşecek. Bundan asla korkmamalısın. Bil ki, bu çizgiler senin yaşadığın yılların ve anılarının şahitleri olacaktır. Dolu dolu, içinden geldiği gibi yaşa. Dilerim hep mutlu olursun ama acıların da olacaktır. Acılarını yaşamaktan korkma. Anılarına küsme. İşte o zaman yıllar sonra gözlerinin altında, ellerinin üstünde oluşan çizgilerinden de korkmazsın. Hiçbir şeyi olduğu gibi içine gömüp üzerini örtme. Bilesin ki, içimize attığımız her şey, yıllar sonra hile uygun ortamı bulduklarında tıpkı çim tohumlan gibi yeniden yeşerirler. Halbuki her şeyi zamanında bırakmak lazım.”
Neden erkekler evdeki kadına sadece çocuklarının anası olduğu için saygı duyuyorlar da, bir arzu nesnesi olarak bakmıyorlar? Neden evdeki kadın hiçbir zaman kocasını anlamıyor da dışarıdaki kadın benim kocamı benden daha iyi anlıyor? Bu nasıl olabilir? Bendeki kusur ne acaba?” diye sordu kendisine. Her zamanki gibi yine çok önemli bir noktayı göz ardı etmişti. Bunu belki de bir sonraki yaşamında öğrenecekti. “Kendimiz için iyi bir gelecek planlarken hayatımıza sonradan girecek insanları bu planın dışında tutuyoruz.”
Ölülerin onları ziyaret etmediğine inananlara diyecek tek bir sözüm var: Ruhunuza perde inmiş. Ben bir bilim adamı olduğum halde koruyucu meleklere ve peşimi bırakmayan hayaletlere inanıyorum. Hayatın mucizesine, gebeliğin karmaşıklığına kendi gözlerimle Şahit oldum ve hâlâ bir bebek gibi mükemmel bir şeyin Tanrı’nın yardımı olmadan yaratılamayacağını düşünüyorum.
Sayfa 265Kitabı okudu
Keşke
"İstenildiği gibi olan ya da olmayan şeylere üzülmekle o kadar zaman harcıyoruz ki treni kaçırıyoruz. Hayat kendi yolunu bulur ve her şey olacağına varır. Sadece yaşa ve bırak olsun gitsin"
Açıklamalarına ve yorumlarına kulak asma. Yalnızca Allah'ın söylediklerini öğren. O'nun söylediklerinin ilahi mesajları vardır; bunları yorumlamak konusunda özgür ve bağımsızsın.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Kuran-ı Kerim'de erkeklerin dışarı çıkması, kadınların da bütün gün evde çalışması gerektiği yazmıyordu. Okulda İslami çalışmalar dersinde, "Peygamberimiz Nasıl Yaşadı" başlıklı kompozisyonlar yazardık. Peygamberimizin ilk eşinin Hatice adında bir iş kadını olduğunu öğrenmiştik. Hatice kırk yaşındaydı, Peygamberimizden on beş yaş büyüktü, daha önce de başından evlilik geçmişti ama Peygamberimiz yine de onunla evlenmişti.
Sayfa 149Kitabı okudu