Ne şâirine mevsimdi eskiden sonbahar Bahçeleri talan ederdi bir deli rüzgârdı Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar Eskiden sonbaharın bir güzelliği Gel gör ki Atatürk’ün ölümünden bu yana Sonbahar dahi bir başka geliyor Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana Türk yüreklerimizi burka burka geliyor
Sayfa 335 - Cahit Sıtkı Tarancı, Atatürk’ü Düşünürken
bir sonbahar hüzünle gülümsüyor derinde
Reklam
Adım Sonbahar
oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar
Sayfa 97
Gri ankara yı kurşuni sonbahar akşamlarında bıraktım Sebebi Sehr -i aşk ... Sayfa # 24
Reklam
Kalbim ismiyle ışıdı, sıcacık oldu. O benim yanan ruhumda çiçekli kalan tek dalımdı. Nasıl vazgeçerdim sonbahar vurdu, çiçeği soldu diye? Solmaların da bir baharı vardı.
Ölmeden Ege Denizi'ni gezen insana ne mutlu diye düşünüyordum. Bu dünyanın birçok zevkleri vardır ; kadınlar, meyveler ve düşünceler. Ama tatlı bir sonbahar vakti, her adanın adını mırıldanarak bu denizi yarmak. Sanırım ki cennette bile insanın yüreğine daha fazla girebilecek bir zevk yoktur.
Hayatının dönüm noktası olan, kalbini yeşerten, sana ümit veren o insanın yıprandığını, yorulduğunu görünce sonbahar yaprakları gibi dökülürmüş kalbinden hüzün. İşte o zaman anlarmış insan ne kadar değiştiğini, geliştiğini, hayatın o zamandan beri ona neler kattığını. Sonra içinde bir mutluluk oluşurmuş. İyi ki girmiş hayatıma dersiniz. İyi ki dokunmuş kalbime, iyi ki ümit vermiş, yeşertmiş kalbimi. Sonra sıcak bi tebessümle ayrılırsınız ordan. Bir daha ne zaman göreceğinizi bilmeden. [19.04.2024 - HK ]
Bu sonbahar tahmin edilenden daha hüzünlü.
Reklam
Geceleri gündüze bağlayamam sen olmadan Boş kalan hayalleri dolduramaz bu sonbahar Acıları sonsuza sakladığım kör duvarlar Şimdi üstüme çöküyor anlattığın o masallar Çatlaklarımdan sızan ağlayan boş yalanlar Mevsimsiz sabahlarda yaşarım seni Rüzgar değer saçlarıma sen misin? Ben senin yokluğunla boğuşurken Gün gelir pişman olur döner misin?
Ona, aslında bu sonbaharı sevmediğimi, hatta nefret ettiğim ilk sonbahar olduğunu söylemedim. Evet, pazarda kabaklar vardı, ağaçlar kırmızı, sarı ve yanık turun­cunun tonlarına bürünmüşlerdi ama şehrimiz artık bizim değildi
İHANET Bulutlar ağlıyor ihanetin gölgesinde bir ben kaldım sünmeyen ateşte İhanet mi yakıştı bize biz mi ihanete Bu kadar seviyorken sözde Keder benimdir geceler ikimizin Döküldük dalımızdan sonbahar gelmeden...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.