"Kök saldım yokluğuna.
Beni ancak bir ağaç anlar.
Hasretle nasıl başa çıkar ağaçlar?
Ya denizler, nasıl ağlar?
Ah bu bendeki sonbahar,
Bu bendeki kırık dal,
Kanımda solan kırmızı,
Kirpiklerimde kar.
Hasretindir yar.
Hiç olmazsa rüyalarda sar."
Nora Seed ve onun binlerce versiyonuyla tanışmak, hayatın bir sonbahar yaprağı kırılganlığıyla yüzleşmek gibiydi. En ufak bir dokunuş ve değişiklikle tüm yaşam değişebiliyor ve her şey o dokunuşa göre şekil alabiliyordu. Nora hayatındaki tüm olumsuzlukları devasa bir Pişmanlıklar Kitabı'na sığdırmıştı. Bu kitap Nora'ya göre hayatının özetiydi. Daha sonra Gece Yarısı Kütüphanesi'nde mükemmel olasılıkları ve hayalindeki o şahane yaşamları deneyimledi. Ancak onların hiçbiri kendi yaşamı kadar canlı hissettirmedi. Nora hangi yaşamı deneyimlerse deneyimlesin kendini yine Gece Yarısı Kütüphanesi'nde buluyordu. Bayan Elm'in yanına her dönüşünde yaşadığı hayal kırıklığı bana sanki kök yaşamındaki Nora ile kucaklaştığını hissettirdi. Çünkü asıl yaşamını özlüyordu. Nora yaşamak istedi. Hiçbir kitaba bağlı kalmadan, hiçbir pişmanlığını düzeltmeden, olduğu haliyle. Bu sefer gelecek olasılıkları kendisi yazacaktı.
"İnsan yeteri kadar beklediğinde, hayatın kimi zaman yepyeni bir bakış açısı sunmasının ne kadar enteresan olduğunu düşünerek dalıp gitti."
Ölümden Sonra Yaşamak
Derki Hz Ali;
’’Ölümden sonra yaşamak isterseniz
Kalıcı bir eser bırakınız’’
Ya ölmeden birçok yerde
Yaşaması gerekirse gönlümün?
Eşim ve oğlum Düzce’de
Kök saldım yokluğuna
Beni ancak bir ağaç anlar.
Hasretle nasıl başa çıkar ağaçlar?
Ya denizler, nasıl ağlar?
Ah bu bendeki sonbahar...
Bu bendeki kırık dal...🍂
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu
_Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder.
******
_Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Kızma sonbahar geldi diye kimselere
Ben de sonbahar da öğrendim üzüldüğünü
Ellerini tutmak isterdim sımsıkı,
Kök salmış ağacın toprağa tutunduğu misalde
En Sevdiğin şarkı çalıyor kalbimde gözlerinin baktığı visalde...
open.spotify.com/track/1nnPfq3iJ...
Zor bir mevsimdir sonbahar, zor bir aydır Eylül. Ümitlerini tazeler yeniden kurarsın geleceğini, ümitlerini kaybeder yok edersin hayallerini, dolayısıyla geleceğini.
Hayatımın yası.. solan mevsimim.. içimdeki mıh.. kalbimdeki har.
Adağımdır kırılan boynum.
Senindir al.
Bu bendeki kağıt kesiği.. bu bendeki gün batımı.. açamayan çiçek.. küskün çocuklar ve göğün bütün yağmurları.
Hatıramdır al.
Şimdi yetim bir dünyadır, denizini özleyen martılar.
Kök saldım yokluğuna.
Hasretle nasıl başa çıkar ağaçlar?
Ya denizler, nasıl ağlar?
Ah bu bendeki sonbahar.. bu bendeki kırık dal.. kanımda solan kırmızı.. kirpiklerimde kar.
Hasretindir yar.
Hiç olmazsa rüyalar da sar.
Deneyimlediğiniz hayatı seçili bir anından yeniden hatasız yaşamak ister misiniz?
Aklıma ilk önce Jorge Luıs Borges, Anlar şiirinin sözleri geliyor.
“Eğer, yenıden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle