Sonra bir yaz, bir kış gelir. Zaman kayar, umutlar ve bekleyişler sonbahar olur. Işıklar gölgelerce uzar, eşyalar konuşma yaşına basar, anılar bardak izi, belki kırmızı. Kitaplar arasında eski takvim yaprakları, gösterdiği sayılar göç edip gidenlerin yası. Tutunduğun sıcak bir el, kahve kokusuyla tütün karışımı bir koku bir an saçılan düşleri hayata bağlar. Dünya işleri, gecikmeler, koşturmacalar, heyecanlı bekleyişler, bir kaç gülümseme, saçındaki son hüznü dağıtan akşamın turuncu rengi...Usul usul suyun hafifliğinde bir sandaldır yürek. Her batış geceyi, her doğuş güneş sevinci...
Işıl Işık
Uzun süre dışarıyı seyretti. Sonbahar yaprakları sarı, turuncu çizgiler çizerek ağır ağır düşüyordu. “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” dedi içinden.
En nihayetinde içimizde tecelli eden şeyler, dışımızda ufalıp giden sonbahar yaprakları gibidir, vardır ama yok olacaktır, kıymetlidir ama değersizleşecektir.
Parke taşları buz tutmuş, arnavut kaldırımlı yolda yürüyorum. Sokağın sarı loş ışıkları, yalnız gecede gözümü alıyor. Kendimden yarı emin yürüyorum klasik ayakkabımın sert topukları yere tak tak vururken, ayak uçlarım yavaş yavaş buz tutmuş uyuşmuş. Az evvel biraz dinleneyim dedim oturdum banka... Sokaklar bomboş, sonbahar rüzgarı esmeye başladı. Güz yaprakları yere düşerek hışırdıyor. O an karşıdan bir umutla bekledim fötr şapkasını takmış, paltosunu giyerek gelmiş Attila İlhan 'ı. Kız arkadaşımı anlatacaktım. Şiire döksün... O kız şiir olsun ki o zaman, okurum onu. Okur okur yeniden aşık olurum ...
Hayatının dönüm noktası olan, kalbini yeşerten, sana ümit veren o insanın yıprandığını, yorulduğunu görünce sonbahar yaprakları gibi dökülürmüş kalbinden hüzün. İşte o zaman anlarmış insan ne kadar değiştiğini, geliştiğini, hayatın o zamandan beri ona neler kattığını. Sonra içinde bir mutluluk oluşurmuş. İyi ki girmiş hayatıma dersiniz. İyi ki dokunmuş kalbime, iyi ki ümit vermiş, yeşertmiş kalbimi. Sonra sıcak bi tebessümle ayrılırsınız ordan. Bir daha ne zaman göreceğinizi bilmeden.
[19.04.2024 - HK ]
Gölgeler ah içime düşen sancım
Sonbahar çökmüş bedenlerimize
Yolun neresindeyiz ah kardeşim
Gazel yaprakları arasında geziniyorum
Yeşillik ne mümkün kalmamış
Bedenler kuru otlar gibi
Kırılgan cansız ve zayıf
İnsan ömrü dört mevsimi içinde barındırır. Şöyle ki: Umutlarımız ve beklentilerimiz bahar yağmuruyla sulanıp yeşerirken yaşadığımız zorlukların sıcaklığı yüzümüze vurmaktadır. Hayallerimiz sonbahar yaprakları gibi dökülürken başımıza gelen musibet ve zorluklar kışın dondurucu soğukları gibi hayatımızı dondurmaktadır.
İşte böyle. Doğa sonbahara dönerken, benim de hem iç hem dış dünyama sonbahar geldi. Yapraklarım sararıyor, etraftaki ağaçların yaprakları çoktan döküldü.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
O halde, bir fincan çay içelim. Sessizlik olur, dışarıda esen rüzgâr işitilir, sonbahar yaprakları hışırdar ve uçuşur, kedi sıcak bir ışık içinde uyur. Ve her yudumda zaman iyice yücelir.