Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
-Biri, milyonlarca ve milyonlarca yıldızın sadece tekinde var olan bir çiçeği seviyorsa yıldızlara bakmak onun mutlu olmasına yeter. Kendi kendine, " Benim çiçeğim oralarda bir yerde...' der. Ama koyun çiçeği yerse sanki onun için, bir anda bütün yıldızlar sönmüş gibi olur! Bu da mı önemli değil yani!
"Bir insan, milyonlarca yıldızın içinde yalnız bir tane olan bir çiçeği sevecek olursa, yıldızlara baktığında, mutlu olması için bu ona yeter. Kendi kendine, 'çiçeğim bir yerlerdedir...' diye düşünür. Ama koyun, çiçeği yerse, onun için, bütün yıldızlar sönmüş gibi olur! "
Reklam
...hikayesi yazılmış ama adı konmamış bir kitap gibiyim. B/asılmamış, okunmamış, hepten vazgeçilmiş... Ben seçtim bu yalnızlığı, sonra alıştım. Cümlesini deviren kelimeler gibiyim, yıkılıp yığıldığım. Önüm arkam faili meçhul fiiller, öznesi olamadığım. Her şeyden hiç olmayı seçmek, iz bırakacakken silinmeyi tercih etmekti sanki işim... Oysa salıncak kurardı içimdeki küçük çocuk her gece, aydedesinin eteklerinde... Gökte yıldızlar sönmüş şimdi, içimdeki o çocuk da konuşmaz olmuş, salıncaksa bomboşmuş!
Bu topraklarda günes hep böyle dogdu. Gün bitiminde denizin, yesil mavi denizin içine sönmüs, ama kizilligini koruyan, yuvarlak bir ates gibi batti. Sicak Akdeniz aksamlarinda. Geçmis ve gelecek zamanlarin aksamlarinda. Baska insanlarin, baska uygarliklar vasadigi, yasayacagı çaglarda. Günes isitti, isitacak gökyüzünü. Sahildeki kumlari. Verimli ovayi. Geceleri yildizlar bürüyor gökyüzünü. Eski caglarda belki kumsalda da sevisti insanlar. Dalgalari ayaklarinin altinda duydu. Ben, ya da baskasi böyle yasadi Akdeniz'i.
Sönük yıldızlar :)
"Gökyüzünde sönmüş binlerce yıldız var, parlamadıkları için kimse onların varlığından haberdar değil. Ben de onlardan biriydim işte. Varım ama kimse varlığımdan haber değil, çünkü parlamıyorum diğerleri gibi."
Antik tiyatronun en üst basamağında oturuyorum. Toroslar’ın ardından doğacak güneşle bürüneceği renkleri bekliyorum. Güneş, dağları mor, mavi, yeşil, lacivert, kahverengi, koyulu açıklı tüm renklere boyayacak. Güneş, renklerini dağlara yansıtarak doğacak. Dağ sıraları arasındaki vadilerden kalkacak pus, tepelere doğru yükselecek. Günün uzantısında yitene dek. Belki de gün boyu puslu kalacak Toroslar. Sıcak ovanın, pamuk tarlalarının, antik kentlerin gerisinde. Henüz koylar sessiz. Köy yavaş yavaş uyanmaya hazırlanıyor. Bu topraklarda güneş hep böyle doğdu. Gün bitiminde denizin, yeşil mavi denizin içine sönmüş, ama kızıllığını koruyan, yuvarlak bir ateş gibi battı. Sıcak Akdeniz akşamlarında. Geçmiş ve gelecek zamanların akşamlarında. Başka insanların, başka uygarlıklar yaşadığı, yaşayacağı çağlarda. Güneş ısıttı, ısıtacak gökyüzünü. Sahildeki kumları. Verimli ovayı. Geceleri yıldızlar bürüyor gökyüzünü. Eski çağlarda belki kumsalda da sevişti insanlar. Dalgaları ayaklarının altında duydu. Ben, ya da başkası böyle yaşadı Akdeniz’i. Böyle yaşayacak. Binlerce yılın güneşini şimdi ben bekliyorum. Sabaha karşı. Tiyatronun taş basamağına oturmuş, doğaya bakıyorum.
Sayfa 58
Reklam
(...) Benim gezegenim hariç hiçbir yerde olmayan eşsiz bir çiçek biliyorum ve tek bir koyuncuğun, ne yaptığının farkına varmadan onu bir sabah, bunda hiçbir terslik yokmuşçasına bir anda yok edebileceğini duyuyorum, bu önemli değil mi yani? Biri, milyonlarca ve milyonlarca yıldızın sadece tekinde var olan bir çiçeği seviyorsa yıldızlara bakmak onun mutlu olmasına yeter. Kendi kendine, "Benim çiçeğim oralarda bir yerde..." der. Ama koyun o çiçeği yerse sanki onun için, bir anda bütün yıldızlar sönmüş gibi olur. Bu da mı önemli değil yani!
"Bir hocam anlatmıştı... Yıldızlar gökyüzünde parladıklarında bu görüntü dünyaya tam iki yıl sonra ulaşırmış. Yani gökyüzüne bakıyoruz, bir yıldız parlıyor ve biz bunu şu an görüyoruz ama o yıldız o parıltıyı tam iki yıl önce yaptı. Umarım hayatta hiçbir şeye bu kadar geç kalmazsın Merih, senin ne güzel parlıyor dediğin o yıldız çoktan sönmüş olabilir. -Eylül."
- Biri, milyonlarca ve milyonlarca yıldızın sadece tekinde var olan bir çiçeği seviyorsa yıldızlara bakmak onun mutlu olmasına yeter. Kendi kendine "Benim çiçeğim oralarda bir yerde..." der. Ama koyun çiçeği yerse sanki onun için, bir anda tüm yıldızlar sönmüş gibi olur! Bu da mı önemli değil yani!
"Herkes, kendi sadetinden mesuldür. Ben, hayatımı kendim için yaşayacağım!"
Sayfa 145 - İnkılapKitabı okudu
Reklam
"Hiç değil... Kim demiş bana yalnız diye... Şu güvercin alayına bak... Hanginizin etrafınızda bu kadar kalbin çarptığını hissediyorsunuz?.."
Sayfa 127 - İnkılapKitabı okudu
"Yalnızlık beni artık sıkar sanıyordum. Halbuki hiç öyle olmadı. Gündüzleri kendi kendime kırlarda dolaşmaktan, geceleri yıldızların altında eski günleri tekrar yaşamaktan bilakis zevk alıyorum. Yirmi yaşımın hayalperest ruhu yeniden açılıyor gibi..."
Sayfa 81 - İnkılapKitabı okudu
"Yalnız yaşamak o kadar güç değil; fakat yalnız ölmek pek acı."
Sayfa 77 - İnkılapKitabı okudu
«Mademki artık başkasını seviyorsunuz... Kalbinize karışmağa hakkım yok. Onunla mesut olunuz!»
Sayfa 76 - İnkılapKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.