Baş taçı
Bir kadının gerçek güzelliği Tevazu ile başına bir gelir Merhameti ile birden sonra gelen sıfırların sayısını belirler .... Sadakati ile taçlanır baş tacı olur....
Alafrangalık hali malum ya! Herkese tevazu göstermeye, herkesin yüzüne gülmeye insan mecburdur. ( ...) Gerçi eski kafalı kişiler, sonra arkasından sövüp sayacağı bir adamın yüzüne karşı böyle nezaket göstermeyi kendilerinin dava ettikleri mertliğe uygun bulmazlar ise de alafranga olanlar dahi mertlik adeta ahmaklıktan ibarettir diye hükmederler.
Reklam
LOKMAN SÜRESİ 12/19. AYETLER
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 LOKMAN SÜRESİ 12/19. AYETLER   بِسْــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَايَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ:وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ َلا تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ
Muhammed Taki Osmani, Muhammed Şefi'den Eşref Ali et-Tehånevi'nin şöyle dediğini nakletti: "Kamil insan olmak çok zordur. Ben böyle bir insan olamadım; ama Allah bana öyle kamil insanlar gösterdi ki şimdi kalkıp da hiç kimse "Ben kamil bir insanım" diyerek beni kandıramaz. Müfti Muhammed Şefî', Eşref Ali et-Tehånevî'nin bu sözü ("Ben böyle bir insan olamadım" sözünü) tevazu dolayısıyla söylediğini belirtmiştir. Bu insanlara bakarak kamil bir insanın nasıl olması gerektiğini anlıyoruz. Müfti Muhammed Şefi derdi ki: "Ben çok fazla bir kitap okumadım; ama Şeyh Reşîd Ahmed Gangohi, Şeyhü'l-Hind, Eşref Ali et-Tehånevi gibi Allah'ın veli kullarını gördüm." Bu şu demek: "Uzun süre onlarla birlikte bulundum. Bu durum belli bir mizacın oluşmasını sağladı. Onların hayranlık uyandırıcı hâl ve hareketlerini gördükten sonra gönül başkalarını görüp onlara meyletmez. Kitaplardan zahiri bilgileri öğrenirsiniz. Bu bilgilerle nasıl amel edip onları hayatınıza nasıl taşıyacağınızı ise bu zátlar size öğretir."
"Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." Gerçekten Efendimiz (sas) bir ömür bu güzel ahlâkın inşası için çalışmış, elinin altında olan Sahâbe'nin de bu alanda istenilen kıvama gelmesi adına ciddi bir gayret sarfetmiştir. Efendimiz (sas), elinin altındaki bu yiğit zümreyi yetiştirirken, onlardan her birini ahlâkın farklı bir
İyi görüşe sahip olan baş gözü ile halka bakar; sonra kalbini açar ve Allah'ın fiil tecellisini onlarda görür. O tecellinin hareketini ve sükûnunu anlar. Buna izzet nazarı derler; Allahın sevgili kulları bu görüşe sahiptir. İman sahibi o kimsedir ki, bir kişiye baktığı zaman baş gözünü kullanır. İç âlemine de kalbi ile bakar ve Mevlâ’yı sır gözü ile görür. Bu yolda çalışan bulur. Kader geldiği zaman uyar. Deniz ve kara onun gözünde aynıdır. Deniz sahili ve dağ başı eşittir. Acı ile tatlı aynıdır. İzzet ve zilleti ayırmaz. Zenginlik ve fakirlik ayrı mâna taşımaz. İman sahibi kaderle yürür. Kader onu yormaz. Kader, onu taşımak için yorulur. Kader, onu yüklenir. Hak yakınlığına kadar götürür. İman sahibi kadere tevazu gösterir; onun Hakk'a yakınlığını bilir. İman sahibi nefsine uymadığı için bu hâle erer.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.