"Aklın sınırsız labirentlerinde dolanmaktan sıkılmadın mı?
Aç gözünü gönülden, kalpten kalbe bir yol bulacaksın, nedensiz, niçinsiz içeceksin muhabbet pınarından, nice zamanlar bulamadıklarının sana doğru akmaya başladığını göreceksin.
Sen zayıflığını idrak et. Sonsuz kudret seni ayağa kaldıracak"
Kimi yazarlar önceleri birbirlerini hiç tanımayan ya da ismen tanıyan gerçeklik düzlem veya düzeylerini daha geleneksel düzlemlere tercih etmek yoluyla insanlığa bakış açımızı genişletirler. Üstelik bunu hem nicelik hem de nitelik yönünden yaparlar. Virginia Woolf, Joyce, Kafka ve Proust gibi yazarlar kavrama gücümüzü ve duyarlılığımızı güçlendirerek gerçeklik denen sonsuz sersemliğin içinde, önceleri görmezden geldiğimiz ya da eksik, basmakalıp bilgilerle değerlendirdiğimiz düzlem ve düzeyleri tespit etmemizi sağlarlar.
Hapishane yaşamının sonsuz sınırlamaları ve kısıtlamaları, insanı isyankar kılar. En kötü yanı, insanın kalbini kırması değil -kalpler zaten kırılmak üzere yaratılmıştır- taşlaştırmasıdır.