İnsanların zamanla sevgi eşiği düşmüyor mu sizce de? Anlatmak istediğim aynı kişiyi sevmek bahsi değil efendim. Şöyle ki; birilerini yirmili yaşlarda sevmekle otuzlu yaşlarda sevmek nüansı. Yirmili yaşlarda daha az yaşanmışlık, daha az kirlenmiş kalp ve saf sevgi vardır. Otuzlu yaşlar ise acının çeşitli tatlarıyla zaman zaman yanmış, zaman zaman
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Sitede yaptığım ilk inceleme, Van Gogh aşığı olduğum için bu kitabı puanlayarak geçmem çok büyük vefasızlık olurdu, dolayısıyla uzun bir inceleme olacak… En başta söyleyebilirim ki sayısız kaynak okudum, video izledim Van Gogh’la ilgili, ancak bu eser tamamen birinci dereceden bir kaynak, o yüzden onu başkalarından değil, kendinden tanımanızı
Selamün aleyküm Ya Kitap ehli
İnsan inandığı gibi yaşamalı öyle değil mi? ya da biraz devrikleştirirsek inandığını yaşayana insan denir...
Bir sorumluluğunuz var, kısıtlı süreniz, dönüşü olmayan.
Elinizden geleni yapınca mesrur olacağınız ama gayretinizi esirgediğiniz de ise en bedbaht hâle düşeceğiniz...
Peki ya menfaatlere gelelim, sevgiyi
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsMi.ibb.co/7jghFLT/1.jpg
Karamazov Kardeşler : Dostoyevski olağanüstü bir olaydır; belki de Rus bilincine özgü, eşi görülmedik bir olaydır, demişti Oğuz. Sonrasında da "Çirkin
Şimdi bu analizde aşkı anlatmam gerekiyor. Sevmenin ve sevilmenin ne demek olduğunu, insanların nerelerine dokunduğunu söylemem gerekiyor. Bilmem ki adına aşk dediklerinin tarifi olur mu olursa adı aşk olur mu? Bilmem ki insanlar ilk nereleri ile neleri ve bir insan da nereleri severler. Ben kendimden yola çıkarak anlatmak isterim. Benim için
YouTube kitap kanalımda 1984 kitabını önerip distopya türünü anlattım:
ytbe.one/DNo1wRTFR1g
"Who are you to wave your finger?
You must have been out your head!"
"Sen kim olduğunu sanıyorsun da bana parmağını sallıyorsun?
Kafayı sıyırmış olmalısın!" Tool*
UYARI : Bu inceleme yazılırken hiçbir kitap yakılmamış,
Aşk neydi hakikaten? Bir kızın cemaline, gülüşüne tutulmak mı? Gözlerinde kaybolmak mı? Onun için uğruna ölmeyi göze almak mı? Çöllere düşmek, dağları delmek mi? Yoksa bunlardan hiçbiri değil de bu aşkın kaynağını keşfetmek miydi aşk?
Bu topraklardan nice âşıklar, âşık olduğunu sananlar; ölürüm, biterim, yanarım, yakarım diyenler geçti fakat
Nezaman kendimizden ödün versek, ne zaman birine sonsuz güvensek, nezaman ayaklarımız yerden kesilse daha sert düşmedik mi her defasında ? Ne gereği var her seferinde kırılacaksak güvenmenin ? O mutlu olsun, o gülsün, onun canı yanmasın , morali bozulmasın diye diye kaybetmedik mi peki bizim canımızın acısı, kalbimizin kırığı kimin umurunda aslına bakarsanız kimsenin umurunda değil birileri herşeyi yoluna koyuyor, hayatına bakıyor. Sevgi, emek fedakarlık, hepsi bizim kendi kuruntumuz çünkü fedakarlık karşılıklı olduğu sürece anlam kazanıyor. Bizim sevgimiz, iyi niyetimiz de kimsenin umurunda değil yani saplanıp kalmamak gerek bazı şeylere. En güzel şarkılar gibi en derin sevgiler de biter en güvenilir insanlar da gider...Huzurla uyumak, mutlu uyanmak için umurunda olmadığın kişiler uğruna yaşamayı bırak. Çünkü seninle yaşarken mutlu olacak kişiyi farketmenin başka bir yolu yok.🌗
"Ben nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir."
Charles Baudelaire
(9 Nisan 1821 – 31 Ağustos 1867)
Charles Baudelaire, okuma etkinliklerimde adına ve alıntılarına sıkça rastladığım bir yazar olarak merak ettiğim ve tanımak istediğim bir yazar oldu.
Özellikle André Gide nin eserini okurken alıntılanan şiirleri ve alıntılarının
Herhangi bir beklenti içine girmeden elime aldığım bu eseri okurken, senkronize bir şekilde bir evin çatısına tüneyen güvercinler gibi benim de zihnimde düşünce kuşları oradan oraya uçuşup durdular...
İncelemeye başlamadan önce, bu ay bu eseri çok başarılı bir çeviri ve baskı kalitesi ile dilimize kazandıran