Yaşamlarımızın her saniyesi sonsuz yere yineleniyorsa İsa'nın çarmıha çivili olduğu gibi biz de sonsuzluğa çivilenmişiz demektir. Bu insanı dehşete düşürecek bir olasılık. Sonsuza Kadar Yinelenme dünyasında her attığımız adıma dayanılmaz bir sorumluluğun ağırlığı gelir çöker. İşte Nietzsche Sonsuza Kadar Yinelenme düşüncesine bunun için yüklerin en ağırı demiştir.
Sayfa 15
# Yunan Tanrılarının her biri Romalılar tarafından kabul görmüş ve farklı isimler kullanılmıştır. Roma mitolojisi neredeyse tamamen Yunan mitolojisini baz almıştır. Yunan mitolojisindeki çoğu efsaneler de insan şeklindedir. # Yunan tanrılarının yaratılış hikâyeleri seçilmiş 12 tanrı (bu 12 tanrı, 4 kadın ve 8 erkekten oluşmaktadır.) Olimpos
Reklam
İnsan, sınırlı yaratılmakla birlikte, "sonsuzluğa vurgun' dur. Bunu asla garip bulmuyoruz. Garip olan, insanın «sınırlıda sonsuzu», «mahlûkta Hâlık'ı» araması değil «buldum» vehmine kapılarak «sonluyu sonsuz», «mahluku hâlık» sanmasıdır. Halbuki Íslâm'da, tevhid ve tasavvufun sırrı, şu kaide içinde özetlenmiştir: «O ki, Allah sanırsın, o sandığın şey, Allah'ın varlığını idraklerden gizleyen bir perdedir». Aklımıza ve tasavvurumuza ulaşan hiçbir şey ve hayal, asla ilâh olmaz. Allah, objektif ve sübjektif bir varlık değildir. O, «mutlak varlık tır. O'nu hayal ve tasavvur etmek mümkün değildir. Bu sebepten İmam-ı Rabbanî Hazretleri şöyle buyururlar: «Allah, tecelli eder, ötelerin ötesinde, ötelerin ötesinde, onun da ötesinde...» Evet, sonsuza kadar «ötelerin ötesinde... » | Seyyid Ahmet Arvâsî, İlm-i Hâl, Bilgeoğuz Yayınları, Haziran 2016, s. 26-27.
Sayfa 26 - Bilgeoğuz Yayınları, Haziran 2016Kitabı okudu
Çünkü eşzamanlılık adına ne varsa ölüme gömülmüştü, hayattaki ve şiirdeki bütün eşzamanlılık, onun her şeyi geçersiz kılışı içersinde sonsuza kadar koruma altındaydı, ölüm, gündüz ve gece ile doluydu; bu ikisi, şafak vaktinin iki renkli bulutu hâlinde birbirlerine sinmişlerdi; ah, evet, ölüm, bütünlükten kaynaklanan o çeşitlilikle doludur – o çeşitlilik içersinde yeniden bir bütünde birleşmek için; ölüm, başlangıcın sürü bilgeliğiyle ve sonun bireye dönüşme bilinciyle doludur; bunların ikisini varoluşun tek bir ânında yoğunlaştırır; o an, artık aynı zamanda var olmama anıdır çünkü ölüm, hayatın akışıyla sonsuz bir karşılıklı ilişki içersindedir ve zamanın sonunda zamanın ona dökülen, onun tarafından karşılanan ve kaynağına geri döndürülen nehri, sürekli olarak hatırlayışın bütünlüğüne, dünyaları peş peşe hatırlayışa, Tanrı'yı hatırlayışa dönüştürülürdü; her kim ki ölümü kabullenir ancak o kişi ölümlülüğün yörüngesini tamamlayabilir; her kim ki gözleriyle ölümün gözlerini arar ancak onun gözleri, hiçliğe bakması gerektiğinde, yanılgıya düşmeyecektir; her kim ki ölümü dinler ancak onun kaçmaya ihtiyacı yoktur ve kalmasına izin vardır çünkü onun hatırlayışı, eşzamanlılığın derinliğine dönüşür her kim ki hatırlayışın derinliklerine dalar ancak onun kulakları dünyadan olanın o bilinmeyen sonsuzluğa, sonsuz hatırlayışın yeniden doğuşuna ve hayata kavuşmasına açıldığı ânın arp ezgilerini duyabilir
Bana son derece sıkıntı veren şey, karım gibi kavrama yeteneği son derece gelişmiş birinin ona aktardığım o dehşetli bilgiyle ölüp gittiği gerçeği, yani bu dehşetli bilgiyi birlikte ölüme götürmesi, dehşetli olan bu, onun ölmüş olduğu gerçeğinden çok daha dehşetli, dedi. İçimizde ne varsa her şeyi böyle bir insana aktarıyoruz ve o da bizi terk edip ölüyor, ilelebet gidiyor, dedi. Ve birdenbirelik ekleniyor buna, bu insanın ölümünü tahmin edemeyişimizin gerçeği, ben karımın ölümünü bir an bile tahmin etmedim, sanki sonsuz bir yaşamı varmış gibi baktım ona, hiçbir zaman onun ölümünü düşünmedim, dedi, sanki o gerçekten de sonsuzlukmuş gibi benim bilgimle sonsuzluğa doğru yaşıyordu, dedi. Gerçekten de birdenbire gelen bir ölüm, dedi. Biz böyle bir insanı sonsuzluğa yerleştiriyoruz, yanlış olan budur. Ölüp benden ayrılacağını bilseydim, tamamen başka türlü davranırdım, oysa ben onun önceden ölüp gideceğini bilmediğimden tamamen saçma davrandım, sanki o sonsuzca sonsuzluğa doğru yaşıyormuş gibi davrandım, oysa o hiç de sonsuzluk için yaratılmamış, hepimiz gibi son için yaratılmıştı. Biz bir insanı, benim karımı sevdiğim gibi durdurulamaz bir aşkla seversek, onun sonsuza kadar ve sonsuzluğa doğru yaşayacağı gerçeğine inanırız.
Anlamıyor musun? Aşil beni geçmek için, bana asla yetişemez. O benim olduğum yere geldiğinde, ben birazcık daha ilerliyorum. Yarım, sonra çeyrek, sonra sekizde bir, sonra başlangıçtaki yüz metrenin on altıda biri. Bu sonsuz bir seri.. Oran, hep azalmasına rağmen sonsuzluğa.. Sonsuza gidiyor.
Reklam
"sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak tanrılara ödül insanoğluna ceza ise kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap katlanma kendine ve bu dünyaya.."
Sayfa 61 - Gibi YayınlarıKitabı okudu
Kütüphanelerimiz sanki cezaevi, büyük düşünürlerimizi tıktık oraya, doğal olarak Kant'ı, tıpkı Nietzsche gibi tek kişilik hücreye, Schopenhauer'i de, Pascal'i de, Voltaire'i de, Montaigne'i de, en büyükleri tek kişilik hücrelere, tüm diğerlerini koğuşlara, ama hepsini de sonsuza kadar olmak üzere dostum, tüm zamanlar için ve sonsuzluğa kadar, gerçek bu.
Her şey geçici, ama hiçbir sonsuzluk, dün dudaklarında tattığım, içimde hissettiğim o ateşli deneyimi söndüremez! O beni seviyor! Bu kollar ona sarıldı, bu dudaklar onun dudaklarında titredi, bu ağız onunkinde kekeledi. O benim! Sen benimsin! Evet Lotte, sonsuza kadar.
Sayfa 118Kitabı okudu
Ve çocuklar taş zemine oturup Önlerindeki kuma kendi yaşamlarını çizdiler, Uzak diyarlardaki kayıp geleceklerde Hiç gerçekleşemeyecek ölümlerini hatırlayarak, Bir yerlerde bir müzik çalıyor Ayın hiç batmadığı bir gök altında, Yazın kimsenin uyumadığı Ve kimsenin düşüp ölmediği bir yerde; Zaman sonsuza dek sürüp gider Kalpler atmaya devam eder Ay ışığı altında çalınan tamtamların sesine ayak uydurarak Ve Sonsuzluğa doğru kayarak.
Reklam
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Kurtuluşa Açılan Kapının Yorumlanışları
Yüksek kişilik için tüm duvarlar kapılardır ve tüm dünya bir kapıdır. Bu, Doğu ile Batı'nın yaşamın gizemine ne kadar farklı baktığını ortaya koyan Zen'in sırrıdır. Kurtuluşa, Batı'ya sonsuz yaşama yol açan kapının küçük, bulması zor ve dar olduğu öğretilmiştir. Zen rahibi, ebedi yaşama götüren kapı o kadar geniş ki, aslında hiçbir kapı olmadığına inanıyor, çünkü o her yerde. Bütün yaşam sonsuza dek içinden akıyor. Bu “kapısız kapı”dır. İnsan bulamaz çünkü Uzay'ın kendisinin sonsuzluğa giriş kapısı olduğunu fark edemez. Hayatın kendisi kapı olduğu halde, o yaşam boyunca küçük bir kapı arıyor. Yüksek kişilik, yaşadığı yaşamı, onu yaşayan hayatı yavaş yavaş ortaya çıkaran “Kapısız kapıdan” geçer ve gelir.
Sayfa 134Kitabı okudu
Yaşamlarımızın her saniyesi sonsuz kere yineleniyorsa, İsa'nın çarmıha çivili olduğu gibi biz de sonsuzluğa çivilenmişiz demektir. Bu, insanı dehşete düşürecek bir olasılık. Sonsuza Kadar Yinelenme dünyasında her attığımız adıma dayanılmaz bir sorumluluğun ağırlığı gelir çöker. İşte Nietzsche, Sonsuza Kadar Yinelenme düşüncesine bunun için yüklerin en ağırı demiştir (das schwerste Gewicht). Sonsuza Kadar Yinelenme yüklerin en ağırıysa, bizim yaşamlarımız bu ağırlığın karşısında göz kamaştırıcı bir hafiflik içinde belirmektedir. Peki, ağırlık gerçekten nefret edilesi, hafiflik de göz kamaştırıcı mıdır? Yüklerin en ağırı ezer bizi, onun altında çökeriz, bizi yere yapıştırır bu ağırlık. Öte yandan her çağda yazılmış aşk şiirlerinde, kadın erkeğin bedeninin ağırlığı altında ezilmeyi özler. O halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun da imgesidir. Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur. İşi tersten alırsak, bir yükten mutlak biçimde yoksun olmak insanoğlunu havadan daha hafif kılar; göklere doğru kanat açar insan, bu dünyadan ve dünyasal varlığından ayrılır, yalnızca yarı yarıya gerçek olur, devinimleri önemsizleştiği ölçüde özgürleşir. Hangisini seçmeli o halde? Ağırlığı mı, hafifliği mi?
Sayfa 13 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014Kitabı okuyor
"sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak tanrılara ödül insanoğluna ceza ise kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap katlanma kendine ve bu dünyaya.."
Sayfa 61 - everst
Sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak Tanrılara ödül insanoğluna ceza ise Kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap Katlanma kendine ve bu dünyaya
403 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.