Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
128 syf.
10/10 puan verdi
Merhaba sevgili okurlar,
Olay örgüsü ve karakterleri bulunmayan bu kitabın eylemi: gitmek
“Duygular, duygular, duygular. Bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu, bırak yolları, istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaklardaki insanlarını, bırak, bırak, bırak içinde seni kemiren seni bırak. Bak
Gezgin kitabında Halil Cibran cok sayıda kisa öyküye yer veriyor. Öyküler bir gezginin anıları aslinda.
Bu kısa kısa anıların tamamında kıssadan hisse çıkarabilirsiniz, hepsinde derin mesajlar var. Tanrı'nın "bir"ligi, sonsuzluğa ulaşmanın mutluluğu, sevinç ve hüznün birlikteliği gibi cok cok derin konulara dalıyor her zamanki gibi.
Kitap Cibran'in ölümünden sonra yayımlanmış. Belki hayatta olsaymış cok farkli aksettirirmis. Cibran, çok kısa ama net ifadelerle hayata dair çıkarımlarini anlatmakta usta bir yazar. "Ermiş" kitabını okuyanlar bunu bilirler. Ancak, bu kitapta bazi oykuler daha zayıf kalmis, o nedenle belki hayatta olsaydı bazıları farklilasirdi diye düşünüyorum.
Cibran okumaya "Ermiş" ile başlamanızi öneririm.
P.F. Thomése ‘nin, on beş dile çevirilmiş ve kendisine dünya edebiyatında önemli bir yer kazandırmış olan 2007 basımlı @selyayincilik güzelliği...
Birkaç haftalık kızı İsa'nın ölümüyle sarsılan P. F. Thomese için edebiyat ve dil önemini yitirmiştir.
Yıllardır en büyük teselli kaynağı olan Nabokov ve Flaubert'in romanlarına bile sığınamaz
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.”
demiş ya şair, işte bu kitabı okurken de bu dizeler geldi aklıma. Ama bu kez hafızamda beliren gemi, hem sessiz hem de beyazdı ve küçük bir çocuğun duygu selinde salınıyordu sonsuzluğa..
Kaybettiğiniz anne babanızın kardeşinizin ya da sevdiğiniz bir
27 aprel.
Ədəbi dünya sərhədləri daxilində öz varlığımı tapdıqdan sonra dillər əzbəri olan bir əsəri nəhayət ki bitirdim. Oxuduğum yaxşı və ya pis heç bir əsərin sonunu sevmədim. Çünki hər sonun daxilində mütləq bir kədər vardır. Hərb və sülh. Nə qədəri hərb, nə qədəri sülh? Mən elə düşünürəm ki, Tolstoy əsərin adını sadəcə Napoleon və I Aleksandr
Bazen hayatımız süregelir giderken yakınımızda olan kimi varlıklara dogmatik yaklaşıyoruz. Varlıklarının anlamını belki bazılarımız anlamıyor bazılarımız da çok sonradan anlıyor. Bu kimi zaman bir kayıp kimi zaman bir vicdan azabıyla oluyor. İnsanın sorgulamasına sebep edecek herhangi bir şey.
Beynimizin içi karmaşayla, birbirinin içine girmiş ipliksi düğümlerle dolu ve yanıltıcı. Ama bir o kadar da yanıtlayıcı. Irene yanıtlarını beyninin içinde bulmaya çalıştı. Ve her bir yanıtta hayata ve hayatına dair bir şey farketti bu onu çıkmaz bir döngüye girmesine neden oldu. Fakat beynimiz çok fazla kendi içine hapsolduğunda umutsuzlaşır. Ve bu en sonunda öyle bir noktaya getirir ki insanı intihar etmek cazip görünür. Irene bu kararı aldığında rahatlar. O da intiharın verdiği yatıştırıcı hissiyatı tadar. Artık hiçbir şeyin öneminin kalmadığı bir sonsuzluğa bırakılışın sükunetini.
Oysa en başından beri kendi sanal dünyasındaydı. Hayattan parça parça bir şeyler kaparken aslında her şey ne kadar da basitti şairin dediği gibi altı üstü ekip biçip gidecektik şu hayattan ne de çok anlam yükledik..
Bir şair düşünün ki kitabına:
"Okuyucuma!
Şiir diye
Bir ömür tüketerek yazdıklarım
İki saatte okunuyor
Bundan ucuz ne olabilir
Havadan başka?" dizeleriyle başlasın..
Uzun bir süredir beni bu derece derde giriftar eden bir şiir kitabıyla karşılaşmamıştım. Şaire aşinalığım da sınırlı derecedeydi . Denk geldiğim sözlerinden ve 'Yedi Güzel Adam'dan biri olduğu bilgisi dışında kendisine dair pek bir bilgim yoktu. Şiirlerini ve dahi bu kitabını okumamı kamçılayan en büyük etken doğrusu 'Yedi Güzel Adam' dizisi oldu. İyi ki de olmuş. Beklentilerimin çok üzerinde bir şair oldu kendisi. Gerek kullandığı diliyle, gerek işlediği sayısız konularıyla, gerekse nahif yüreğiyle kendine hayran bırakan zarif bir şair Adil Erdem Bayazıt.
Kitapta insanı sarsan yığınla dize var. Düşündüren, sorgulatan nice dizeler... Ansızın doğadaki en küçük şeye dahi mânâ gözüyle baktığınızı fark ediyorsunuz. Gönlünüzden nidalar yükseliyor, sonsuzluğa kapı aralar gibi. İklimler değişiyor sürekli içinizde. Bir bakıyorsunuz ki deryalar dolaşıyorsunuz, yeni şeyler görmek umuduyla. Evet, tüm bunları size yaptıran bu kitap. Bir okur, bir şairden ne isterse (kişiye göre değişir, bu sebeple her şey diyemeyeceğim) çoğunu bulabileceği nadide eserlerden biri.
Kısacası kitabı çok sevdim ve herkese tavsiye ediyorum
Puanım:10/10
Farkına varsak da varmasak da esasen hepimiz, yoganın o muhteşem yolculuğu içindeyiz. Yoga, popüler bir beden egzersiz sisteminden, zihni ve bilinci anlamak üzere içsel bir bilim anlayışını kapsar. Yoga, her biri sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe açılan, birçok yüzü olan bir mücevher gibidir. Az önce söylediğim gibi aslında hepimiz, kimliğimizin özü olan yoga evreninde yaşıyoruz ve bu evreni anlamak için bu kitap size öncülük edecek nitelikte.
Yoga, günümüzde sadece bir egzersiz ve fitness hareketi olarak popülerleşse de köklerinin dayandığı büyük spiritüel geleneği fark etmek oldukça önemlidir. Bu kitap yogayla alakalı çoğu bilgiyi edinebileceğiniz, bireysel ve kolektif varoluşunuz arasındaki uyuma dair bütünsel bir yaklaşımla yoga öğretilerine ve geleneğine ışık tutabilecek bir kitap. Yogaya ilgi duyan herkese önerimdir.
