Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne? İnsanları kendisine inanmaları şartıyla seven bir Tanrı ha? Bu sevgiye inanmayanlara korkunç gözlerle bakan, tehditler savuran bir Tanrı!
Sayfa 16
Tanrı sevilmek istiyorsa adalet dağıtmaktan vazgeçmekle işe başlamalıydı.
Sayfa 15
Reklam
"Bizi bir kez olsun bütün öbür kitapların ötesine götüremeyen kitap neye yarar?"
Sayfa 112Kitabı okudu
Tam şurada bizi tehdit eden iki korkunç hastalık var: İnsandan derin bir tiksinme!... İnsana derin bir acıma!...
"Siz kendinizi "insan sarrafı" diye yutturmak istiyorsunuz ama,biz yutmayız!-Benliğinizde tarihi yaşadınız mı? Büyük sarsıntılar,depremler,uzak ve uzun kederler,şimşek gibi ani sevinçler geçirdiniz mi? Büyük delilerle deli oldunuz mu? Ya küçük delilerle? İyi insanların deliliğini,hastalığını taşıdınız mı gerçekten? Ayrıca en kötü insanların da kötülüğünü ve o bir çeşit mutluluğunu taşıdınız mı? Evet diyorsanız ahlaktan söz edin bana,hayır diyorsanız etmeyin!"
Reklam
Hallacı Mansur'dan Seyyid Nesimi'ye, Mevlana'dan Şeyh Bedreddin'e kadar yüzün solması ile ilgili imge ya da motif diyebileceğimiz bir unsur vardır. Bu imge veya motif daha burada ismini sayamadığımız haksız yere idam edilen pek çok kişi için geçerlidir. Rivayetlere göre bu mazlumlara idama giderken yüzlerinin için sararıp solduğunu sorulmuş, bunların da her biri "Ben sonsuzluğun ufkunda doğan aşk güneşiyim/ Gün batımında güneş her zaman solar" şeklinde cevap vermişlerdir. Buna batarken solan güneşi imgesi diyebiliriz.
"Şehvet denen kancık it bir parça et bulamadı mı nasıl da sevimli sevimli bir parça akıl ister!"
"Fedakarlık"
"-Fedakarlık ve fedakarlık zihniyeti üzerinde bu işin kurbanları, seyircilerine göre başka fikirdedirler- ama onlara hiç konuşma fırsatı verilmemiştir ki."
"Modern çağın en genel belirtisi: İnsan kendi gözünde haysiyetinden inanılmaz derecede kaybetmiştir."
290 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.