Bir Eşeğin Ölüm Vakti Hal Diliyle Söyledikleri Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine
Özgürlük bir düş müdür? Sanki herkes özgürleşmek ya da özgür kalmaya çalışıyormuş gibi görünmek istemektedir. Eğer bu bir illüzyonsa günümüzde yaşamsal bir illüzyona dönüştüğü söylenebilir. Ahlak, töre ve zihniyet gibi şeylere bakıldığında bu illüzyonun tarihinin derinliklerinden çıkıp gelmiş olduğu ve kesinlikle engellenemeyeceği
Sayfa 49
Reklam
Mağara
“Ve şimdi,” diye sözüme devam ettim, “doğamızdaki (yaradılışımızdaki) eğitilmişlik ve eğitilmemişlik hali arasındaki farkı aşağıdaki olaylara bakarak benzetme (eğretileme) halinde kavramaya çalış. İnsanları yerin altındaki, mağaraya benzer bir mekânın içinde kafanda ve gözünde canlandır; bu mekânın, ışığın geldiği yönde, mağaranın kendisi
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Dünyada aslında iki ırk vardır. Dolandırılanlar ve tecavüz edilenler. Beyazlar dolandırılır. Onun dışındaki renklerinse ırzına geçilir, aynı beyazlar tarafından. Küçük boyutlu dolandırıcılıklar, ülkenin kadınlarından yeraltı ve yer üstü zenginliklerine kadar her şeyine sahip beyazların göz yummak zorunda kaldıkları bir durumdur.
Muhteşem tatilimden bir kareyi Facebook sayfama koyduğumda neyi murat ediyor olabilirim? Yapmak istediğim şey nedir? Kendimizle ilgili bir bilgiyi paylaştığımız çoğu zaman, aslında kendimizi takdim etmenin hazzını yaşıyoruz. Hırgürün hiç eksik olmadığı kimi evlerdeki karı kocalar, başkalarının yanındayken birbirlerine "balım, hayatım, aşkım" demeyi pek sever ya, hani dostlar alışverişte görsün misali. Galiba sosyal medyada da kendimizi olmak istediğimiz biçimlerde takdim etmenin hazzını yaşıyoruz. Hep gülen, hep mutlu, hep gezen, eğlenen, hayattan kam (zevk) alan, keyifli bir aile hayatı süren mükemmel insanlar olarak görünmek istiyoruz. Bir tür sosyal mükemmeliyetçilik. Ümit ettiğimiz, düşünü kurduğumuz benliğimizin ölçüsüzce reklam edilmesi, gerçekler ve hayaller arasındaki makas açıldığında benliğimizi un ufak eden binbir sonuç doğuruyor. Başkalarını nasıl da çekici, başarılı ve mutlu bir insan olduğumuza ikna etmeye çabaladıkça gerçekten en derinimizde, ta içimizde ne ölçüde yetersiz, başarısız ve mutsuz hissettiğimizi kendimize hatırlatmış oluyoruz.
Reklam
69 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.