..ne zaman bir kelime sokağa çıkmaz veya kahvelere, okullara, bürolara, kısacası her zaman gidilen yerlere gitmez ise, o kelime için sonun başlangıcı demektir.
Kendimden geçmenin vakti bugün
Sebep hiç aramam, sonuç sitemler olsun
Kafamın durgun sularında dalgın dalgın dolanan düşünceler
Her cümlemin başında tıkanıp kalışlarım
Her akşam hırıl hırıl tıkanan nefesim gerekirse hayata karşı tahlilim olur.
Bugün sebepsiz bir ruh hastası gibi dertleneyim
Kendi dünyamda sakladığım o büyümemiş çocuk
Ah bir sabah olsa... Ne kadar hızda yaşlandım sonun başlangıcı bu kadar yakın olduğunu bilmezdim. Ama sabah hala çok uzak her yer hala karanlık, her yer sonsuz ceza.
Abdülaziz Han'ın hal'i gibi katli de Türk tarihinin en acı, üzüntü verici ve kara sayfalarından biridir. Hal'inden sonra üç gün Topkapı ve iki gün de Feriye Sarayı’nda yaşayan Padişah şehit edildiğinde 46 yaşını 3 ay 25 gün geçiyordu.
Naaşı Topkapı Sarayı’na nakledilerek burada yıkandı. Naaşı yıkayan sekiz imam, daha sonra kurulan Yıldız Mahkemesi’nde; “Sultan’ın iki dişi kırılmış sakalının sol tarafı yolunmuştu. Sol memesi altında büyük bir çürük vardı”, demişlerdir. Pehlivanlar da yaptıklarını sonradan itiraf etmişlerdir.