Marvin köprünün bitiminde ayakta duruyordu. Aslında pek de ufak tefek bir robot sayılmazdı. Gümüşi bedeni tozlu güneş ışınları altında ışıldıyor ve hâlâ binayı dövmeyi sürdüren yaylım ateşinin sarsıntılarıyla birlikte sallanıyordu. Bununla birlikte gelip tam önünde duran devasa boyuttaki siyah tankın yanında acınacak kadar küçük görünmeye
Salıncakta hoş bir seda
Bunu Kâmran da tekrar etti:. -Yeter mi, Feride? dedi. -Onu size sormalı, diye cevap verdim. -Benim için hayır, dedi. Müjgân’dan öğrendiğim güzel şeyden sonra, yorulmama imkân yok... Dizlerim birden bire gevşedi, iplerin elimden kurtulmasından korktum. Kâmran, devam etti: -Bunu ümit ediyordum. Ben, buraya senin içingeldim Feride... -İnelim artık, düşeceğim, diye yalvardım. O, düşkünlüğümü anlamadı: -Hayır, Feride, dedi. Benimle evlenmeye razı olduğunu ağzından işitmeden seni bırakmam, beraber düşüp ölünceye kadar. Dudakları saçlarımın arasından alnıma, gözlerime dokunuyordu. Dizlerim büküldü; birbirine kenetlenmiş ellerim açılmamakla beraber kollarım iplerin etrafına kaydı. Kâmran, beni bu esnada kavramamış olsaydı, muhakkak düşecektim. Fakat onun kuvveti beni muhafaza etmeye kâfi değildi. Muvazenesi bozulan salıncağın birdenbire dönen ipleri arasında yere yuvarlandık. Hafif bir sersemlikten sonra gözlerimi açtığım zaman kendimi teyzemin kucağında buldum. Islak bir mendille şakaklarımı siliyor: -Bir yerin acıyor mu, kızım? diyordu. -Hayır teyze, dedim. -Öyleyse niçin ağlıyorsun? Gözlerindeki yaşlar ne? -Ben mi ağlıyorum, teyze? Başımı teyzemingöğsüne soktum: -Düşmeden evvel ağlamış olacağım, teyze dedim.
Sayfa 67 - Kâmran, Feride
Reklam
Türk felsefi düşüncesinin kökenleri efsanelerin içindedir. Daha sonra gelen Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri Türk felsefi düşüncesinin erken zamanlarının en önemli hazineleridir. Bu hazineler ne yazık ki bugün gençlere, yeni yetişenlere yeterince anlatılmamaktadır. Yüce dinimiz İslamı alırken Arapların Cahiliye devrindeki geleneklerini de sanki dini bir olgu gibi almamız, yani Arap etkisi Türk kültürüne olumsuz etkide bulunmuş; geleneksel, Türkistan yani Orta Asya kültürümüzden ve düşünce felsefemizden ayrılarak Arap kültür ve felsefesine yakınlaşmışız. Bunun en çarpıcı örneği kadınlardır. Şamanist dönemde erkekle eşit olan kadın daha sonraki dönemlerde erkekten çok geride bir konumda kalmıştır
Sayfa 33 - Dharma YayınlarıKitabı okudu
Aylarca sonra, öldüğümü bilen birinden öğrenecekler. Ne var ne yok, diyecekler. İyilik sağlık, diyecekler. Selim nasıl, diyecekler. Hayretle yüzüne bakacaklar. Duymadınız mı, diyecekler. Sonra, daha ne var ne yok, diyecekler; iyilik sağlık diyecekler. Sıradan bir ölüm. İki 'iyilik sağlık' arasında kalacak ölümüm. Belgeler de kalmayacak geride. İsteseler de öğrenemeyecekler. Nasıl bir insandı, diyecekler. Sizden iyi olmasın çok iyiydi, diyecekler.
Dağlarda ismini bilmediğim bir ot yetişir. Feride, insan, onu daima koklarsa, bir zaman sonra kokusunu daha az duymaya başlar. Bunun ilacı, bir zaman kendini ondan mahrum etmektir. Hatta bazen -sırf o eski güzel kokuyu yeniden bulmak hırsıyla-herhangi bir kokuyu, mesela bir manasız "Sarı Çiçeği" yüzüne yaklaştırır. Bu ot, güzel kokusu için bazen mihnete de uğrar, insanlar, onu parmaklarının arasında örseler, hırpalarlar. Feride, seni bu istiraptan derinleşmiş gözlerin, mahzun düşüncelerden yorulmuş güzel yüzünle ben, bu hırpalandıkça kokusu artan çiçeklere benzetiyorum. Beni anlıyorsun, değil mi? Çünkü artık, gözlerin gülmüyor, benim bu manasız gibi görünen sözlerimle eğlenmiyorsun.
"Gençler psikolojik travmalara karşı oldukça savunmasızdır. Ne kadar sert görünmek isteseler de gençler tabiatları gereği özgüvensizdirler. O yaşlarda o özgüvensizliklerin kapıları ardına kadar açıktır ve bir zorbayı o kapıdan içeri girip bilinçaltlarını yerle bir etmekten hiçbir şey alıkoyamaz." "Bu yerle bir etme, bunu
Sayfa 308Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 891 ile 900 arasındakiler gösteriliyor.