Kesinlikle okumalısınız. Milli mücadelenin acı hikayesi. Spoi içerir.
Kahraman bir yüzbaşı ile veremli bir annenin çocuğudur Aliye.. Anadolu’nun bir kasabasına öğretmen olarak atanır. Tek arzusu çoçukların eğitimidir. Çoçuklara sevgi aşılamak için çabalar . Gülsüm hala ile Ömer efendi Aliye’yi evlatları gibi görüp yanına alırlar. Dinin arkasına saklanıp güç toplayan Uzun Hüseyin ve Hacı Fettah Aliye’den istedikleri yüzü alamayınca karalamaya başlarlar. Yunan subayı Damyanosla işbirliği yapar vatan hainleri. Kuvay-ı milliyeci vatansever Ömer efendiyi kasabada Yunan işgali başlayınca sürgün ettirirler. Ve Aliye kasabaya ahlaksız namussuz olarak gösterilerek bir kısım kasaba halkı tarafından vurun kahpeye denilerek öldürülür. Ölmeden önce şöyle der Ali’ye “Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!” der. Kasaba Yunan işgalinden kurtulunca; Uzun Hüseyin ve Hacı Fettah kasabaya giren asker alayını en önde karşılayıp kumandanın çizmesini öperler. O günden bugüne değişmiyor dindarlığı dini kullanan,yobaz, eğitimsiz kesim, çıkarı neredeyse oraya koşan ve halkın desteğini arkasına alıp istediği gibi at koşturanlar. Aliye’yi okurken, Çalıkuşu Feride’yi hatırladım. Sorarayı Taşlamak filmi canlandı zihnimde.. Aliye’nin ölümü sarsıyor, üzüyor.