100 yıl önce köle pazarında 3-5 akçeye satılan kadınları, köle pazarından alıp meclise sokan Cumhurbaşkanına, "ATATÜRK" denir..! 🇹🇷🕊️
〰️🔹
Allah için lütfen Osmanlı'yı neslimi ecdadımı kötülediğim falan yok.
İletiyi nereye çekiyorsunuz?
Allah rızası için diyorum.
Ben sadece bildiğim "Osmanlı toplum sosyolojisini
"Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani..."(s. 248)
Vasiyet etti Nâzım usta. Tek isteği vatan topraklarında ölmekti. Ama gel gör ki, vatan toprağında bile yatmasını çok gördüler. Çok sevdiği
Kısa kısa hikayelerden oluşan "Olağan İşler" iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm yazarın kendi hikayelerinden oluşurken, ikinci bölüm de Batılı meşhurlardan tercüme edilmiş.
Reşat Nuri Güntekin'nin bu eserle bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Eseri okuduğunuzda yazarın hikayelerinin ne kadar akıcı ve güzel olduğunu zevkle okunduğunu görürsünüz. İkinci bölüme gelindiğinde ise yazar adeta : " Alın bakalım, gözünüzde büyüttüğünüz o yazarların en meşhur hikayelerini, hangisi benim çapımda ? Sorarım sana ey okur!!" der gibidir. Zira Batılı yazarların (Bu arada Stefan Zweig'in bir hikayesini tanıdım sadece diğer yazarları çıkaramadım) hikayeleri Reşat Nuri ile mukayese ettiğinizde çok yavan, sıkıcı görürsünüz.
Reşat Nuri Güntekin dünya çapında çok rahat bir şekilde ilk 10'a girecek bir yazar. Ne talihsiz bir yazar ki "İnkılap Yayın" gibi bir yayıncılık tüm kitapları esareti altına aldığından ne Türk okuyucusu ne de batılı veya doğulu kitap severler mahrum kalıp tanıyamadılar Reşat Nuri Güntekin'i.
Çalıkuşu romanı 230 tl olabilir mi?
Tekel olmanın keyfini 2026 yılına kadar sür bakalım İnkılap Yayıncılık. Telif hakkı 70 yılını doldurunca bir tek kitap satamayacaksın. 2026 -2027 seneleri öyle zannediyorum ki hem bizde hem dünyada Reşat Nuri Güntekin'nin eserlerinin satış rekorları kırdığı yıllar olacak. Uzun süre çok okunan kitaplar listesinin hakimi olacak...
Çok mu abarttım hiç te bile az bile söyledim:))
Hafta sonu okumak için kitaplığımı karıştırırken karşıma
Deniz Gezmiş çıktı. Aslında okunmayı bekleyen çok kitabım var ama benim amacım hafta sonu için okuyacağım bir kitap bulmaktı. Malum 1 Eylül'de okuma etkinliği başlıyor.
Deniz Gezmiş, kitapların arasında sıkışmış mahsun mahsun bana bakıyordu, 'neden hala beni okumuyorsun?' der gibi. Ne zaman almışım
İstanbul nasıl
Güzel mi orada havalar
Yani aslında sen iyi misin?
Direkt sen nasılsın diyemiyorum
Buna yüzüm yok
Havalardan girebiliyorum konuya
Sonra sular ekleniyor
Ardından ancak sana gelebiliyorum.
Sana geliyorum derken
Öyle otobüsle, uçakla filan değil
Sadece konu olarak
Çünkü ben seni öyle başkasıyla
Öyle kol kola görmeye bile dayanamam
Buna gücüm yetmez
Ancak İstanbul'u sorarım sana
Martıları, vapurları, havaları
Sonra konu yine sana gelir
Kötü bir şey söyleyeceksin diye
ödüm kopar,
Ama yine de konu sana gelir
İstanbul'u özledim derim
İstanbul'u çok özledim.
Zaten ne bulmuşum ki yaşamakta tat diye
Gönlüme çok söyledim can yükünü at diye
Sorarım sana kafir hiç insan hayat diye
Omuzları çökerten bu yükü yüklenir mi…
Sadece senin için soracağım şeyler var kardeşim . Bunu ruhunun dibine atıyorum,derinliğini anlamak için
Toy bir delikanlısın evlenip çocuk sahibi olmak istiyorsun. Peki sana sorarım: Çocuk istemek için kendini donatan bir adam mısın ? Sorarım, zafere ulaştın mı? Kendi kendine zorlandın mı? Duygularına hükmettin mi ? Erdemlerin efendisi oldun mu? Sorarım sana canım kardeşim . Yoksa arzun hayvanlıktan mıdır? Yoksa zina ihtiyacından mı? Yalnız kalmaktan mı? Kendinle iyi geçinememekten mi ? geliyor yoksa?
ey insan sana küstüm çünkü sen beni
birazdan kurşuna dizilecek bir mahkum gibi
bıraktın ve gittin endişe limanında.
ama sorarım, mesela samatyada
kimin bahçesi daha büyük
ölümden.