"Geleceği icat ediyoruz..Bir dalganın ucunda sörf yaptığını düşün. Gerçekten müthiş bir hazdır. Bir de o dalganın sonunda köpükleme yüzdüğünü düşün. Kesinlikle o kadar zevkli olmaz. Gel de dünyada bir iz bırak."
Sayfa 86 - Steve Jobs'un Bill Atkinson'u ikna konuşmasındanKitabı okudu
insanlar buldukları her şeyi körü körüne benimsiyorlardı: komünizm, sağlıklı beslenme, zen, sörf, bale, ipnotizma, grup terapi, toplu seks, bisiklet, otlar, katoliklik, halter, seyahat, inziva, vejetaryenlik, hindistan, resim, yazmak, yontmak, bestelemek, orkestra yönetmek, sırt çantasıyla yollara düşmek, düşüp kalkmak, kumar oynamak, içki içmek, takılmak, yoğurt, beethoven, buda, isa, tm, eroin, havuç suyu, intihar, ısmarlama takım elbiseler, uçakla seyahat, new york; sonra her şey buharlaşıp uçuyordu. ölmeyi beklerken yapacak şey arıyordu insanlar. seçim sahibi olmak da güzeldi. ben de kendi seçimime başvurdum. votka şişesini kaldırıp asıldım, sek. aptal değildi bu ruslar...
Reklam
Yaşam
Mutsuz, huzursuz kişilerin en belirgin özelliğidir, bir savaştaymışçasına hayatı yenmeye çalışmak. Oysa yaşam bir tsunami gibidir. İnsan onun üstünde sörf yapmayı öğrenirse boğulmaktan kurtulur.
Sayfa 127Kitabı okudu
Bir sörf tahtasının üzerindeydi tüm insanlık. Bir an hiç dalga yok diye hayıflanırken diğer an bir tsunaminin içinde buluyor kendini. En çok istediği şeyin fazlası yok ediyordu kendini.
Sayfa 430 - Epsilon Yayınevi
Hayatımız lunapark arabası. Üstelik emniyet kemerimiz de bağlı değil. İniş çıkış, iniş çıkış... Ummadığımız dönemeçlerde hızlanıyor, beklemediğimiz tepelerde yavaşlıyoruz. Saatin tik takları, takvim yaprakları, iniş çıkış, iniş çıkış... Sabah güne başlarken taze bir enerji dolaşıyor damarlarımızda. Öğleden sonra iş ortamında toplantı tatsız geçiyor, raporlar kötü geliyor ya da ani bir gelişme oluyor; hafifçe kararıyor ufkumuz, bulanıyor ruh halimiz. Yağmur çiseliyor hafiften, ruhumuzda bir gök gürültüsü. Kimse duymuyor. Ha koptu ha kopacak fırtına. Patlayabiliriz, kimse bilmiyor. Derken güzel bir haber alıyor ya da bir dostumuza rastlıyor, anında değişiyoruz. Gene bir hoşluk geliyor üstümüze, bir zarafet, bir incelik. Gökkuşağı ışıldıyor yüzümüzde. Akşam eve yorgun dönüyoruz, biraz da bunalmış. Bir durgunluk, bir kasvet çöküyor hemen. Gece eşimizle beraber heyecanlı, vurdulu kırdılı bir Amerikan filmi izliyor, kendi hayatımızın dışına kaçıyoruz. Bir rehavet, bir koyvermişlik... Alışkanlıklara teslim oluyoruz. Böylesi daha kolay geliyor. Halbuki daha bu sabah dalgaların üstünde sörf yaparken her nevi monotonluğu aşmaya kararlıydık. Sabahki "Ben" el sallıyor uzaktan akşamki "Ben"e. Bizimkisi oralı bile olmuyor, başını çeviriyor.
Seçmen sayısı 6 milyon artmış. 1 yılda. Şak diye. Milli gelir hesaplanırken... Vatandaş sayısı azalıyor. Seçim yaklaşırken... Vatandaş sayısı artıyor. Dalgalı vatandaş yani! Piyasa arz-talebine göre değişiyor. Yeter ki, sörf yapmayı bil. Anlamadım diyorsan... Meksika dalgası gibi düşün. Hop oturuyorsun. Hop kalkıyorsun. Öyle.
Reklam
Geri146
467 öğeden 461 ile 467 arasındakiler gösteriliyor.