Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
İlk Türk Tiyatrosu: Şair Evlenmesi
Şinasi'nin yazdığı Şair Evlenmesi kitabı ilk Türk Tiyatrosu olması açısından edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. İlk olmak ve diğerlerine öncü olmak her zaman önemlidir. Ancak ilk olmak, basit olmak demektir. Çünkü üzerine koyarak geliştirebileceğin senden öncesi yoktur. Bu nedenle de Şinasi'nin eseri ilk olması açısından ne kadar önemli bir yere sahipse, bir o kadar da basit ve sadedir.
Bunu kitabın kısalığından da anlayabiliyoruz. İlk yirmi sayfalık kısmında Şair Evlenmesi oyunu yer alıyor. Geriye kalan sayfalarda Şinasi'nin yaşamı, yaşam tarzı, son yılları ve hayatından anılar anlatılıyor.
Şair Evlenmesi'nin konusuna gelecek olursak; evlenmek üzere olan şairimize mahalleli mahalledeki hoca vasıtasıyla bir oyun yapmaya çalışıyor. Şairin evleneceği kişi yerine, çirkin olan ablasıyla onu evlendirmeye çalışıyorlar. Sonra şairin bir dostu aynı hocaya bir miktar rüşvet vererek durumu düzeltiyor. Kitabın olay örgüsü böyle basit ve sade bir şekilde oluşuyor. Ancak görücü usülü evlilik, hocanın rüşvet aldığında söylemlerinin anında değişmesi, hoca ne derse tamam diyen sorgulama becerisinden yoksun mahalleli gibi ögeler, dönemin toplumuna ışık tutan ve eleştiren noktalardı. (Sadece kendi dönemine mi? Yoksa günümüze de mi ışık tutuyor orası tartışılır!).
Kısacası basit ve sade olmakla beraber önemli mesajlar veren ve edebiyatımızda ilk yerli tiyatro olma ünvanıyla beraber okunması gereken güzel bir eser...
Kitap, tıp okumak için Viyana'ya giden Berger'in uyum sağlama, kendini sorgulama ve bulmaya çalışma, yetişkinliğe adım atma sürecini ele alır. Herkes, hele de ailesinin yanında uzun süre yaşamış olanlar, ailelerinden uzaklaşıp başka bir şehre gitme fikrinden korkar. Komfor alanının dışında bir olaydır bu ve çoğu zaman umutlarımız,
Ölen adam iki bölümden oluşuyor, hayatı yarım kalmış bir adamın dirilmesiyle başlayan, içsel sorgulama ile devam eden etkileyici bir romandı. Ben ilk bölümünü daha çok sevdim, daha çok sorguladım. Kendi hayatım adına da tam okumam gereken zamanda okumuşum dediğim bir kitap oldu. Ben EZR yayıncılıktan okudum ve gerçekten çok kötüydü, 2 puanı kırma sebebim o. Yazım yanlışları vardı. Sakin kafayla, herkesin okumasını tavsiye ederim.
Okuduğum inceleme ve denemeler arasında hiç sıkılmadan okuduğum ve en etkilendiğim kitap. Sadece öğretici değil hayatımda uygulamaya geçirdiğim bir eser okudum, okurken çok hassas bir şekilde okuduğumu farkettim, yazarın bakış açısı ile hayatındaki büyük değişim beni büyüledi diyebilirim. Yoğun bir şekilde sorgulama yetisi kazandıracağına eminim. Kitabı ikinci kez okumaya başlıyorum:)
#Satranç #
İnsanın konuşacak kadar zekaya, ya da susacak kadar akla sahip olmaması büyük bir talihsizliktir
İnsan düşüncesini varoluş iç dünyasına yansıtan...
Her cümlesinde size sorgulama yeteneğine iten, belkide kısa ama bambaşka bir dünyaya iten farklı içeriği olan bir roman.
Dünyanın en büyük yazarlarından Tolstoy'un hayatın anlamını arayışını okuyoruz eserde.
İtiraf, cehalet, hiççilik, manasızlık... Hepsi iç içe geçmiş.
İnsan mantığını kullanarak hakikate ulaşabilir mi? Peki hakikat diye bir şey var mı? Bolca sorgulama, iç hesaplaşma, arayış.
Herkesin okuması gereken bir eser. Son ana kadar "İslâmiyet'i seçtim." demesini bekledim, olmadı... O, dinlerin içindeki ayinlerin zıtlığına mantıklı bir açıklama bulamadı.
