Avusturyalı yazar Stefan Zweig (1881-1942), Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu orijinal adıyla Brief einer Unbekannten adlı öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme almıştır.
Yazarın hayatına yer vermeyeceğim, doğrudan kitabımızın incelemesine geçelim.
Kitabın mektup türündedir. Bir yazarımız var ve ona bir mektup geliyor. Gelen mektup
Son saniyede yetiştiğim Bulgakov etkinliği sayesinde hem Bulgakov'la hem de onun bu başyapıtıyla planladığımdan daha erken buluşma, tanışma fırsatı yakalamış oldum. Bu vesileyle etkinliğe katkısı olan herkese bir kez daha teşekkür ederim.
Eserle ilgili sitede çok nitelikli incelemeler yer aldığı için tekrara düşmekten özenle kaçınmaya
“İçimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. Neden böylesine güçtü bu?”
İnsanın en zorlu yolculuğu, kendi içinde, kendini bulmaya dair yaptığı yolculuktur. Çünkü dinlenmeyle geçiştirilecek fiziksel yorgunluğun ötesinde, arayanın gücüne ve soluklanabilmesine göre giderilmesi zor bir manevi tükenme söz
Bacak aramda bir güvercin ölüsü var Anne, şimdi bütün gökyüzü benim olsa ne olur ? Sıtmalı akşamlardan biriydi, yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda, İlkin arkamda gürültülü adımlar duydum. Korkacaktım vaktim olsaydı.. evimi kim bu kadar uzağa koymuştu Ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım ?
Yağmur çiseliyordu, aylardan Temmuz'du günü sorma bana
Frida Kahlo 1907 yılında Meksika'da ateist Alman bir babayla okuma yazma bilmeyen katolik dinine bağlı Meksikalı bir annenin üçüncü kızı olarak dünyaya geliyor. Babasının vaftiz töreni sırasında papazın itirazlarına rağmen adının Almanca'da barış anlamına gelen Friede kelimesinden türemiş Frieda olmasında ısrarları üzerine Kahlo'nun sonunda adının
İletişim kurmaktan aşırı sıkıldığım iş arkadaşlarımdan biri bugün bana, "ya sen buraya gireli herhalde bir buçuk ay oldu daha. neden çıkıyorsun ki biz sana alışmıştık" diye ağzını yaya yaya konuşuyor. Diyemedim ki; "bir kadınla bir erkeğin sohbet ettiğini gördüğünüzde bile yatak dedikodularına başladığınız, borç aldığın insanın arkasından aldığın borç para için "istemezse vermem belki, anacım biraz da biz söğüşleyelim" dediğin ve daha huyunu suyunu bilmediğin bana karşı, "hayır bir özgüvenli yürüyor ki sorma sanki burası podyum. Hayır anacım doğru dürüst ne konuşur ne şakalaşır" dediğin ve bu dedikoduyu seninle yapan arkadaşının gelip bana senin için, "hayır herkesin dedikodusunu yapmasından rahatsız oluyorum ama ne yapayım, ortam böyle, herkes herkesin kuyusunu kazıyor. İş hayatı böyle işte Furkan" dediği için yani uzun lafın kısası hepiniz cok karaktersiz insanlar olduğunuz için diyemedim. Allah sizin belanızı versin iblisler, sizden bok kokusu yayılıyor diyemedim de, 'burası bana göre değil, başka bir yerde şansımı denemek istiyorum' dedim.
Modern dönemin getirdiği sahte nezakete köpek sıçsın!
Ben su, kalsiyum ve organik moleküllerin toplamı olan bir varlığım. Siz de öylesiniz, yalnız adınız başka. (Carl Sagan)
Hepimiz gökyüzünün ve yeryüzünün çocuklarıyız. Uzay tozlarından oluşmuş atomlardan meydana geldik ve omuzlarımızda evrimsel bir yük taşıyoruz. Bugün yaptıklarımızla geleceği şekillendirmekten sorumluyuz.
Evrenin yaratılış
YouTube kitap kanalımda Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık kitabını önerdim: ytbe.one/tPAQoHh_su4
"İnsan, insan sevmedikçe
İster yatakta, ister kolda kelepçe." Büyük Ev Ablukada
"Alnın açık bir şekilde vatani görevini yerine getirmen dileğiyle..." notu düşülmüş bir ilk sayfa. Kitaba gözlerimi ilk olarak böyle açtım.
Üç günlük dünya,
gidenin, kalanın ve yananın tuttuğu.
Verilen her söz umuttu.
Ben unutulmaya yüz tuttum.
Göremedim ondan başkasını
Sorma, sorma bu aşk nasıl.
Bu kitabı yeniden okumak bu yıl edebiyatla yaptığım yazısız sözleşmenin en değerli maddelerinden biri oldu.Neyi niye sevdiğimi yeniden hatırlamak bana çok iyi geldi.
İlk okuduğumda hemen her odasından başka bir Auraliano çıkan ve adları bir örnek onlarca karakterin sürekli akıp değişen dünyasını takip etmek yorucu gelmişti.Bu sefer ipleri
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği
(Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.)
(Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun.
youtu.be/A3CK21RhynY )
— Gelirken senin ressam kızı gördüm, dedi.
— Boşver.
— Ne oldu?
— Ayrıldık.
— Neden?
— Uzatma. Başkasıyla gördüm yolda. Bir kızardı ki sorma. Oysa yüzüme söyleseydi, bir başkası var deseydi sevinirdim.