5.cilt
1275. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize bir gün bir konuşma yaptı ve: - "Ey müslümanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccedin!" buyurdu. Sahâbilerden biri: - Her sene mi, ey Allah'ın Resulü? diye sordu. Hz. Peygamber, adam sorusunu üç defa tekrarlayıncaya kadar cevap vermeyip
5.cilt
1222. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." Buhârî, Îmân 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203, Müsâfirîn 175. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1, Savm 57; Tirmizî, Savm 1, Cennet 4; Nesâî, Sıyâm 39; İbni Mâce, İkâmet 173, Sıyâm 2, 33. ... “İnsan, inanmadan nasıl ibadet eder?” diye bir soru akla gelebilir. Doğrudur. Ne var ki, gerçekten inanmadığı halde inanmış görünüp şu veya bu gerekçeyle birtakım güzel işler ve ibadetler yapanların varlığı da bir gerçektir. Öte yandan insan, bir şeyin hak ve doğru olduğuna inanır ve yapar. Fakat ihlâs ve samimiyetle değil, riya, gösteriş, korku, itibar vs. gibi birtakım geçici gerekçelerle yapar. Bu tür davranışlar her ne kadar ibadet ve iyilik gibi görünse de, onları işleyeni maksadına ulaştırıcı nitelik ve kıvama sahip değildir. Daha açık bir ifadeyle bu davranışlar makbul değildir. İşte hadisimiz işin çok önemli olan bu yönüne dikkat çekmekte, ramazan orucunu, onun farziyyetine, faziletine, faydasına yürekten inanarak ve karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek yani tam bir ihlâs ve samimiyetle tutan kimselerin, geçmiş günahlarından arındırılacaklarını müjdelemektedir. Âlimler "geçmiş günahları" ifadesini küçük günahlar diye yorumlamışlardır. Müellifimiz Nevevî'nin belirttiğine göre bazı fakihler, küçük günah bulunmadığı takdirde ramazan orucunun büyük günahları hafifletebileceğini söylemişlerdir.
Reklam
518 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Merhabalar, Karanlıklar Çağı temeli gerçekten sağlam olan bir kitap yani kitabı okurken aklınızda o dünya ile alakalı pek bir soru kalmıyor. Kitap hakkında söyleyebileceğim bana göre kötü olan bir kaç nokta var. Fantastik kitapların daha olay ağırlıklı olup fazla betimleme yapılmamasının daha iyi olduğunu düşünüyorum. Kitapta betimlemeler oldukça fazla benim açımdan ancak eğer çok sıkılmıyorsanız bu herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir sizin için. Kitap karakterler üzerinden anlatılsada ilahi bakış açısı ile anlatılmış. Benim en sevdiğim karakter Ephyra'ydı ve onun az bölümünü okumak açıkçası beni biraz üzdü. Yani diğer karakterlere ikişer üçer bölüm verilirken ona bazen 30-40 safyada (özellikle sonlarda) 2-3 sayfalık bir kaç bölüm verilmişti. Bu durum Beru içinde geçerli onunda kitapta sadece 5-6 bölümü vardı. Bunlar dışında kitap oldukça güzeldi. Buraya konusunu spoiler vermeden yazmak isterdim ancak kitap farklı bir karaktere döndüğünde genel konu değişiyor ve benim bunları ileriki bölümler hakkında spoiler vermeden anlatmam oldukça zor. Ancak size sadece şunu diyebilirim ki eğer fantastik seviyoraanız bence okuduğunuza değecektir ve size tavsiyem ~hiç bir karaktere güvenmeyin.~ Çünkü gerçekleri ve bazı karakterler arasındaki bağları öğrendiğinizde oldukça şaşıracaksınız. Son olarak da demeliyim ki kitabın sonu açık uçlu yani evet o anki olay bitiyor ama beklediğiniz son gerçekleşmiyor ve Asıl konu bir açıklığa kavuşmuyor. Bildiğim kadarıyla ikinci kitap hakkında bir açıklaam yok ancak ikinci bir kitabın çıkmasının çok daha iyi olacağı görüşündeyim.
Karanlıklar Çağı
Karanlıklar ÇağıKaty Rose Pool · Epsilon Yayınevi · 202310 okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bilim Kurgu ve Felsefenin Tatmin Edici Karışımı
Kitap konusu itibarıyla klişe olma ihtimali yüksek gibi durabilir. Klasik Hollywood filmlerindeki uzaylı tasvirlerini bilirsiniz; büyük kara gözlü, küçük, kısa, zayıf insansı varlıklar. Ya da Kurtuluş Günü filmindeki gibi bir istila. Hatta
Dünyalar Savaşı
Dünyalar Savaşı
kitabındaki gibi bir istila. Bu kitapta yazar dünya dışı ileri teknolojiye sahip zeki varlıkları
Üç Cisim Problemi
Üç Cisim ProblemiCixin Liu · İthaki Yayınları · 2020892 okunma
622 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir Oblomov Kolay Yetişmiyor!
YouTube kitap kanalımda Oblomov kitabını detaylı olarak yorumladım: ytbe.one/b7vPSs9d6fY Bu hayatta bir Oblomov bile olamıyorsak, yaşamanın ne anlamı var ki? İncelemeye yorum yazan her okura Oblomov gibi harika ve akıcı kitaplardan önerdim. Yeni kitap önerisi alabilmek için yorum kısmına bakabilirsiniz. Telegram’daki kitap okuma
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202138,9bin okunma
5.cilt
1047. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir.” Müslim, Tahâret 14. Ayrıca bk. Tirmizî, Mevâkît 46; İbni Mâce, İkâmet 79. Açıklamalar Faziletler kitabının başından beri açıklamaya çalıştığımız hadislerin bir kısmında abdestin, bir kısmında müezzinin okuduğu ezanın tekrarlanmasının ve ezan duasının, bir kısmında da beş vakit namazın ve cumanın küçük günahlara keffâret olacağı haber verilmektedir. Bu durumda akla şöyle bir soru gelebilir: Madem ki abdest küçük günahlara keffâret oluyor, öyleyse ezan neye keffâret olacaktır? Ezan ve duası keffâret oluyorsa , o halde namaz neye keffâret olacaktır? Namaz keffâret oluyorsa cuma neye keffâret olacaktır? Bu listeyi uzatmak mümkündür, çünkü diğer bir kısım hadislerde, başka birtakım ibadetler ve iyiliklerin günahlara keffâret olacağından da bahsedilmektedir. Bu şunu göstermektedir: Anılan ibadet ve tâatlerin her biri keffâret olmaya elverişlidir. Eğer günah varsa keffâret olur; yoksa bunlar kulun iyilik hanesine yazılır, Allah katında mertebelerinin yükselmesine vesile olur. Fakat bu tavsiye ve teşvikler, mü’minlerin anılan bütün hayır ve iyiliklere, güzel davranışlara ara vermeden devam etmesi halinde arınacaklarını, tertemiz olacaklarını müjdelemektedir. Çünkü büyük günahları işlememek kaydıyla, bu ibadet ve tâatleri, hayır ve iyilikleri yapan mü’minler daima bir ümit ve güven içinde yaşama hazzını tadarlar. Bu ise onları düzenli bir hayata sevkeder.
Reklam
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Gül Kokusu Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan 2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
232 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Erkekler kadınlara âşık olmaktan vazgeçeli beri böyle şarkılar yazılmadı.
Swastika geceleri… Kütüphanede kitaplıkların arasında gezinirken gözüme çarpmıştı bu eser. Hem ismi hem de kapağıyla dikkatimi çekmişti. Bir zaman Holokost ilgi alanlarımdan biriydi ve tarihin karanlık dönemlerinden biri olan bu dönemle ilgili filmler izlemiş, kitaplar okumuştum. Hayli zaman olmuştu bu konuda bir eser okumayalı. Her kitabın insana
Swastika Geceleri
Swastika GeceleriKatharine Burdekin · Encore Yayınları · 2014757 okunma
İki insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar ve insanlar sezgisel olarak iletişim ortamındaki ilişkileriyle ilgili 5 soru sorar: 1- Umursanıyor muyum? 2- Kabul ediliyor muyum? 3- Değerli miyim? 4- Yeterli miyim? Gücümün olduğuna ve işi yapabileceğime güvenilir mi? 5- Sevilmeye layık mıyım?
Reklam
Neden 'isteyen' herkes başarılı olamıyor?
Ne zaman kalabalık bir gruba konuşma yapsam hemen sorarım: "Kimler başarılı olmak istiyor?" Katılımcıların % 99'u "ben" anlamında ellerini kaldırır. Gülümseyerek teşekkür ederim. Ardından ikinci soru gelir: "Peki sizce insanların yüzde kaçı başarılı, mutlu ve yaşadığı hayattan memnun? Yüzde kaçı hayal ettiği hayatı yaşıyor?" Gelen cevap: "% 5 ile % 10 arasında!" Yaş, eğitim, cinsiyet fark etmeksizin aynı soru üç aşağı beş yukarı aynı cevabı getiriyor. Ne ilginç bir sonuç değil mi? Bu kadar çok insanın istediği, bu kadar az insanın elde edebildiği başka ne var dünyada? Sosyal başarı, maraton yarışlarına benzer. Yarışın başında 100 kişinin 99'u kazanmak istediğini söyler, yarışın sonunda 10 kişi kalır. Peki kaybeden % 90'lık kesim nereye takılıyor? Neden 'isteyen' herkes başarılı olamıyor? Dünyada daha çok başarılı insana yer ve talep varken, neden bu kadar az 'başarılı' insan var? Bu sorulara bulduğum cevaplar beni bu kitabı yazmaya zorladı. Daha fazla başarılı olmak istemeniz sizi bu kitaba getirdi. Başarıyla randevunuza hoş geldiniz!
Okul hayatında 'hayat bilgisi' dersi gördüğümüz halde, hayat okulunda ezberimiz neden karışıyor? Çünkü okullar bizi hayata değil, sınavlara hazırlıyor. Bu yüzden okul hayatı ile hayat okulu arasındaki farklardan yaşam şaşkını oluyoruz. 1. Okul hayatında sınavlar önceden haber verilerek yapılır ve notumuz yüzümüze söylenirdi. Oysa hayat
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.