Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Soru sormak cesaret isteyen bir iştir. Hatta bazen bir soru sormak bir cevap vermekten daha çok cesaret ister . Ve bir çocuğun soru sorma cesaretinin kırılması berbat bir şeydir.
Bir konferansınn sonunda açılan "soru sormak isteyen lütfen isimlerini yazdırsınlar" bölümü için acaba aramızda kaç kişi cesaretle parmak kaldırabilir. Bunların arasında da, fikir berraklığı içinde kısaca ne anlatmak istediğini net ve kesin olarak kaç kişi ifade edebilir?
Reklam
Sormak, rahatsız olmakla ilgili bir şey. Kişi bir hususta şikâyetçi değilse soru da sormaz. Yani soru, sorun olunca sorulur. Nitekim "soru" anlamında "sual" kelimesi ile "sorun" anlamındaki "mesele" kelimesi de aynı kökten gelir. "Soru" kelimesine eskiden "sual" denilirdi. Bizde "sormak" fiilinden "soru" kelimesi türetildi. Sual Arapça kökenli bir kelime. Kökü olan seele fiili aynı zamanda "istemek, talep etmek" anlamına gelir. Nitekim sail "dilenci, isteyen" demektir.
_Metafizik, var olanı olduğu gibi zihne tekrar kazandırmak için var olanın ötesini araştırmak demektir. _Metafizik, insanın tabiatına aittir. O, mevcudiyetin içinde esaslı bir andır: Bizzat mevcudiyettir. İnsan varlığı, hiçliğin içine dalmış bulunduğu takdirde ancak var olanla temasa geçebilir. Var olanı aşan hamle mevcudiyetin özünde meydana
Ülkemizde bugün en ücra okulda bile psikolojik danışmanlık birimleri varken halen devlet hastanelerinde bu birim yoksa, basit bir soru sormak isteyen kişiden tutun da en ileri dereceli şizofreniye kadar hemen herkes, büyük ölçüde ilaç merkezli tedavi sunan az sayıdaki psikiyatri kliniklerinin kapısına yığılıyorsa, bunun tek sebebi ilaca ve hekime alternatif istemeyen bu sektördür. Bu sektörün ilaca olan alternatifleri dışlaması, alandaki tekelini kaybetmek istememesidir.
Sayfa 28 - Minel YayınKitabı okudu
Tüm bunları anlatmasının Kheiron için zor olduğunu biliyordum. Onu zorlamamak için de daha fazla soru sormak istemiyordum. Yani, çocukları için utanç kaynağı olan yığınla anne babayla tanışmıştım ama hiçbiri Batı Medeniyeti'ni yok etmek isteyen kötü kalpli titan tanrısı Kronos gibi değildi. Kronos pek de kariyer günü okula çağırıp arkadaşlarınızla tanıştırabileceğiniz türden bir baba değil.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
Tırnaklarım, ölü bir ağaçtan kopmuş kabukların kenarlarına benziyordu. Giysilerim ise, en güzel kısımlarını sivri ve keskin çakmak-taşlarına bağışlamışlardı. Başım da uykusuzluktan şişip davul gibi olmuştu. Sanki içinde hiçbir düşünce yokmuş gibiydi. Acaba ne kadar uyumuşt um? Bir anl ık ya da bir saatl ik bir uyku muydu, yoksa sonsuza kadar mı
Uslamlama sanatını öğrenmek isteyen birisine, ilk öğretilecek şey, kendi ilkelerine göre değil de, karşıtının kabul ettiği ilkelere göre araştırmak ve soru sormak sanatı değil midir?
Sözün akışını kesmek yol alan arabaya ani firen yaptırmaya benzer; bundan şoför rahatsız olur, yolcular rahatsız olur,araba da belli bir oranda zarar görür.Bu davranış sık sık tekrar ederse huzursuzluk ve tedirginlik başlar,bozukluklar artar. Ayrıca konuşan insan konuşacaklarını zihninde belli bir sıralamaya sokmuştur.Sırası gelince belki de soru sormak isteyen insanların soruları kendiliğinden cevabını bulacaktır. Her durumda sabredip sözün bitmesini beklemek, zihinde açıklanma ihtiyacı duyulan noktalar varsa onların açıklanmasını istemek, ek bilgilerle konuşma daha verimli hâle getirilecekse bu ek bilgileri sunmak daha doğru olandır. Bu aynı zamanda bir edep inceliği, karşımızdaki insanlara hürmet ve ikramdır...
Ey Oğul! Kimseyle hiçbir meselede tartışmaya girme, mümkün mertebe ağız dalaşı yapma. Zira bu aşırı biçimde sakınca ve kötülük barındırmakta olup zararı faydasından çoktur. Riya, kıskançlık, kibir, kin, düşmanlık, kendini beğenme ve benzeri her türlü kötü ahlakın kaynağı, böylesi tartışmalardır. Birileriyle aranda bir mesele olduğunda ya da hak
Sayfa 42 - Çelik Yayınevi
Reklam
“ne diyebilirdim? gitmek isteyen sensin.” “gitmek istemiyorum. ama gitmem gerek.” “öyleyse nasıl gitme derim.” “ayrılır ayrılmaz unutursun beni.” “sen ayrılır ayrılmaz beni unutacak mısın?” sesini çıkarmadı. ona sorular sormak istemiyordum. çünkü bir soru ardından ötekini getirirdi, sonra da yüzlercesini... üstelik cevaplarının gerçeğe uygun olup olmadıklarını da bilemeyecektim. soru sormamak için yanına uzandım. çok zor ayrıldık birbirimizden. ikimiz de ağlıyorduk. onun ağlaması yüreğimi parçalıyordu. “git,” dedim neden sonra. “beni burda bırak. biraz kendime geleyim.” “kendine gelebilecek misin?” “gelmek zorundayım.”
Onunla birlikte niçin ben olmayayım? Soru şekillenmiyordu. Aineias, soruyu bana sormak isteyen, vazgeçmişti sonunda sorusundan.
Sayfa 3
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.