Kaostan Kozmosa
Bilincin peşinde koşanların mutlak güvenlik bulabilecekleri bir yer yok. Şüphe ve güvensizlik, eksiksiz bir yaşamın vazgeçilmez bileşenleridir. Sadece bu hayatı kaybedebilenler gerçekten kazanabilir. "Tam" bir yaşam, teorik bir bütünlükten ibaret değildir, kişinin içine gömülü bulduğu ölümcül dokuyu hiçbir tereddüt duymadan kabul etmesi, onu anlamaya veya kişinin doğduğu kaotik karmaşadan bir kozmos yaratmaya çalışması gerçeğidir... Kişi düzgün ve eksiksiz yaşarsa, defalarca "Bu kadarı da fazla. Artık dayanamıyorum" diyeceği bir durumla karşı karşıya kalır. Bunun karşısında cevaplanması gereken soru şu olmalıdır: "Bu gerçekten dayanılmaz mı?"
Sayfa 240Kitabı okudu
H-İ-Ç
felsefenin geleneksel sorusu da dahil olmak üzere: Hiç değil de Herhangi Bir Şey niçin var? Oysa gerçek soru şu olmalıydı: Herhangi Bir Şey değil de Hiç niçin var?
Sayfa 17 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kitap Devleti'nin Anayasası...
1- Ülke, kitap okuyan ve okumayan olarak keskin bir şekilde ayrılır. (Evet, yegane ayrımcılık bu olacak; kitap okumayı tercih etmeyen vatandaşlar sınır dışı edilmeyecek tabii ama oy verme hakkı elinden alınacak.) 2- Okulda sadece kitap okuma alışkanlığı kazandırılacak. Hçbir şey öğretilmeyecek kitap okumaktan başka. Eğitim on yıl olacak ve bu on
Sayfa 42 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
Sonra şu soru soruldu: “Evrenin sırrını niçin öğrenemiyoruz?” Verilen cevap çok anlamlıydı: “Çünkü boş konuşuyoruz, çünkü duyulara ait şeylerle tatmin oluyoruz, çünkü arzuların peşinden koşuyoruz; bu nedenle Hakikati bir sis perdesiyle örtüyoruz.”
"Soru şu, o nerde?" "O görünmez. Bizim hemen yanımızda olabilir." "Tanrım. Şunu deme. Tüylerimi diken diken ediyor."
"Soru şu, o nerde?" "O görünmez. Bizim hemen yanımızda olabilir." "Tanrım. Şunu deme. Tüylerimi diken diken ediyor."
Reklam
Hayatım ne zaman durma noktasına gelse , aklımda şu soru yükseliyordu : Neden..? Peki , sonra ne olacak..?
İlgi kültür sanat
Ya giysilerini ne yapacağız? Şu sırada bu soru pek çok evde bir sevgilinin vefatının ardından soruluyor olmalı. Yanıtlar net: kimini aile yakınlarına, samimi dostlara ve komşulara teklif eder, yardımsever kuruluşlara bağışlarsın. Birkaç parçayı sevdan hatırına kendine saklarsın. Yanıtlar aşikâr, oysa soru hiçbir yanıta tahammül göstermeyen gizli bir soru işareti gibi ısrarlı.
Sayfa 28
Güzel soru kanka
Doğru ve hassas tartan terazi gibi dostların varsa, onlara şu zor soruyu sor, “Ben değerimi neyimden alıyorum?”
Tıbbın gayesini ilaçların acıları hafifletmesi olarak görürseniz, kaçınılmaz olarak ortaya şu soru çıkar: acıları hafifletmenin amacı nedir? İlk olarak acıların insan kusursuzluğa götürdüğünü söylenir. ikinci olarak ise, eğer insanoğlu acılarını haplarla ve damlalarla hafifletebileceğini öğrenirse bugüne kadar onları hem her türlü kötülükten koruyan hem de onların mutluluk bahşeden dini ve felsefeyi tümüyle terk edebilir..
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Noktalamalar güzeldir. :)
Dediki; sen. bu! işaretleri? karıştırmalısın: Bana onları, nasıl? karıştıracağını! gösterdi” ve! şimdi, bunu? yapabiliyorum; yani, yazı, yazarken! (bütün noktalama işaretlerini) – karıştırabiliyorum. Pekçok, işaret, var” örenmem? gereken; ama. Onla’rı kaf’ama sokuyorum: Sayın Bayan Kinnianda sevdiğim? şeylerden, biride şu: (bir, iş. mektubunda? öle, yazılıyomuş! bakarsınız; günün, birinde: bir! iş adamı’ olurum?) o: her zaman; bir, soru! sorduumda? bana – yanıt’ veriyo. O” bir, dah’i! Keşke? onu’n gibi, bende-akıllı-olabilsem; Bayıldım, ben? bu; noktalama işaretlerine!
Bir toplantıda ünlü sanayici Andrew Carnegie'ye, endüstri için en büyük unsurun; çalışmak mı, sermaye mi, yoksa zekâ mı olduğunu sorarlar. Bu soru üzerine tanınmış iş adamı şu cevabı verir, "Üç ayaklı bir sandalyenin, hangi ayağı daha önemlidir?"
Elma YayıneviKitabı okudu
Kendini Beğenen Âlimler
Başka bir kısım âlimler ise, bu huyları bilirler; ve yine bilirler ki, bu huylar din açısından kötü olarak değerlendirilir. Ancak, kendilerini beğendikleri için, bu sıfatlardan uzak olduklarını ve Allah'ın onları bu huylarla imtihan etmeyecek kadar yüce bir derecede bulunduklarını düşünürler. Yani onların zannına göre Allah, kendilerinin
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Resim