Şehirleri gezerken gezdiğimiz / ilgi duyduğumuz yerler genelllikle 15-19. yy. eserleri oluyor. Biraz da 20. yy. eserleri belki, biraz ama fazlası değil. 21. yy. eserleri ise gezilebilecek yerler açısından neredeyse yok mesabesinde. Ve üzücü olan şu ki bu durum kanıksanmış..
Bir yere gitmeden önce araştırma yaparak gitmeye çalışırım nerede, ne var vs. diye lakin bu ön araştırmam Merhum Gemuhluoğlu’nun deyişiyle ‘merhaba..’ dememi engellemez öyle ya seyahat biraz da (çokça) etkileşimdir. Özellikle yaşça büyük insanlarla etkileşimde kalarak hikaye toplamaya, onların da tavsiyesini alarak şehir gezisine yön vermeye çalışırım. Şayet örnek vermek gerekirse Tekirdağ’da hoşbeş faslından sonra yaşça büyük bir amcanın geziye yönelik tavsiyesi “... Avm” idi. Umarım maksat hasıl olmuştur...
‘Hali pür-melal’imiz bize ne anlatıyor?’ üzerine sorularımızı da arttırarak daha çok düşünmeliyiz. (derinlemesine) Ama önce böyle bir soru/n/un varlığını kabul ederek işe başlasak diyorum, bir nebze yol alırız belki...