“Seni ışıltısız seviyorum”
Bu sözü kitapta gördüğüm andan itibaren düşünmeye başladım. Sevgi bu dünyada bize verilen belki de en güzel duygulardan birisi. Ben yokluğunu düşünemiyorum adımlarımı sevgiyle atarım, bu sadece insan sevgisi de değil her şeyi sevmek…
Attığın adımı, yürüdüğün yolu, soluduğun havayı…
Sana hiç bir çaba göstermeden
Ben bir lise öğrencisiyim ve meslekler hakkında bilgi topluyorum. Profilime denk gelen abi ve ablalarımdan ricam bana mesaj ile mesleklerini belirtmeleridir. Onlara meslekleri ya da okudukları bölümler hakkında birkaç sorum olacaktı. Özellikle tıp, hukuk, diş hekimliği, eczacılık, mühendislik...
(ayrıca şu an pek aşina olmadığım meslekler de olabilir. O meslekleri de tanımak isterim. )
Şimdiden teşekkür ediyorum.
Edit: Hedef belirlenmiştir. 🤠
Yıllar önce bir makale okumuştum.
Makalenin özeti şuydu: Medya aracılığı ile gündeme gelen herhangi bir suç gündemde kaldıkça o suça eğilim artar.
Bununla ilgili kırık cam teorisi de var. Polis okullarında öğretilir genelde. Peki nedir kırık cam:
Herhangi bir binanın bir camı kırıksa diğer camları da kırmaya meyillenir mahalle sakinleri. Bu yüzden polisler asayişi önceden sağlar ve o ilk camın kırılmasına izin vermez.
Almanya bu konuyla ilgili şöyle bir önlem almıştır. Mesela; bir yaralanma olduğunda, cinayet olduğunda veyahut herhangi başka bir suç işlediğinde medya derhal oraya akın etmez.
Suç gündeme gelmez her fırsatta.
Fakat bizim ülkemizde bu durum tam tersidir.
Hatta bunun üzerine gündüz kuşağı programlar var, reytingte hatrı sayılar sonuçlar alan.
Suçu gündeme taşımayı bırakın gündemden düşürmüyoruz.
Sorum şu; sizce ülkemizde izlenen, suçu kameralarla belgeleme, gündemde tutma politikaları doğru mu?
İkinci olarak sizce suç gündemde kaldıkça gerçekten o suça yönelim artıyor mu?
⚠
(Lütfen sırf yorum yapmak için yorum yapmayın)
Selam️ Haruki Murakami “Sahilde Kafka / Umibe No Kafuka”.. Öncelikle; böyle kompleks bir eseri “su gibi okudum”, “hemen iki günde bitiyor” diyerek, ne denli hızlı okuduklarını belirtmiş, tüm okurların önünde, saygıyla eğiliyorum. Zira bu su gibi hali, benim okuma ritmim için mümkün olmadı. Gayet yavaş ve zorlu bir okuma süreci ile imtihan
“Dünya bir tezgâhtır. Tezgâhın hangi tarafında hayat olduğuysa ancak ölünce anlaşılır.” S:211… Bu cümle kitabın içeriği ile ilgili her şeyi belki anlatıyor ama bulmaca gibi sonuna kadar okuyan bilebilir,anlayabilir.
Konuşarak ve ikna kabiliyetleri ile hayatını kazanan ; pazarlamacı,tezgâhtar,aracı,ticaretle uğraşanlar için okunmaları zor gelebilir çünkü kendi pisliklerini okumak,yüzleşmek zor gelir insana. Bende esnaflık,aracılık,ticaretle uğraşan biri olarak kendime dahil çıkardığım çok şey buldum.
Kitapta beni çok zorlayan jargonlar oldu. Antalya bölgesinde ki kuyumcuların,turizmcilerin jargonları. Çok karakter çok hikaye vardı orada da kayboldum. Metalledik:dolandırmak paf güf: cigara içmek gibi.
Beni en çok etkileyen Baş karakterin hikayesinde
Hakan Günday biyografisi var. Siyasal bilgiler okudu ve Antalya’da kuyumculuk yaptı. Sorum şu; Düşünün şu an iş yerinizdeki ahlaki olmayan vb. Konuları etrafınızdaki insanları kitabınızda cesurca yazabilir miydiniz? İşte ben en çok bu cesaretten ve o sektörde TUTUNAMAYAN olmasına 10 puan verdim.
“Kimin tezgâhtar olduğu tezgâhın sonunda belli olur.” S:205
MalafaHakan Günday · Doğan Kitap · 20174,567 okunma
Size de bir sorum olsun o halde, siz bir insanın hayatını kurtarmak için, kendi hayallerinizden vazgeçermiydiniz? Bu kitabın bütün geliri Lösemili çocuklar için bağışlanmaktadır.
Merhaba kardeşler;
Meşhur Fransız düşünür Roger Garaudy ile ilk tanışıklığım, okuduğumda beni mahcubiyetle düşündüren şu satırlar olmuştu:
Garaudy, 1982 yılında İslam’ı seçtikten kısa bir süre sonra Türkiye’ye gelir ve bir cumartesi günü Taksim’de bir otelde konferans verir İstanbullulara. Konuşmasının sonunda bir gazeteci, cüretkâr bir üslupla,
Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Sevdiğiniz kişi için, sadece sizin cümlelerinizden oluşan bir defter tuttunuz mu hiç? Sevdiğiniz kişiye defter tutmadıysanız size bir sorum yok; fakat defter tutan arkadaşlar, siz tuttuğunuz o defteri sevdiğiniz kişiye verebildiniz mi?
Ya da asla okutmayacağınızı bile bile bir kişiye ruhunuzu gösteren mektuplar yazdınız mı?
Ben mi? Ben yaptım
Merhabalar, bir sorum olacaktı sizlere. Bir kitabı almayı düşündüğünüzde, arka kapağı okuyarak çıkarım sağlayabilir misiniz sevip sevmeyeceğinize dair?😊 Eğer cevabınız evet ise yakında yayınlamış olduğum romanımın arka kapağı için siz değerli okurların düşüncelerini almak ve değerlendirmek isterim🙏🏼