Kadınların bir sorunla veya stresli bir durumla karşılaştıklarında en sık başvurdukları baş etme yöntemi, sevdikleri ve güvendikleri kişilerden duygusal destek almaktır. Somut taysiye ve çözüm arayışından ziyade, sadece duygularını paylaşıp rahatlamak isterler. Yani kadınlar bir sorunlarını sevdikleri bir erkeğe anlattıklarında sadece ilgi, duygusal destek, empati, ve yakınlık arayışındadırlar. Kadınlar bazen gerçekten sorunlarını iletmek için değil de, sadece eşleriyle iletişim kurmak, onunla bir şeyler paylaşmak için eşlerine "Bir şeyler" anlatmak isterlen Kadınlar arkadaşları, akrabaları, veya komşuları ile ilgili bir şeyler anlattığında, erkekler bunu "dedikodu" olarak algılayıp kendilerini bu "iletişime" kapatırlar. Erkekler "çözüm" ve "hedef" odaklıdır. Erkeklerin çoğu açısından, sorunların birisine anlatılmasının iki anlamı olabilir: suçlamak, veya akıl danışmak. Dolayısıyla, kadınlar erkeğe sorunlarını anlatmak istediklerinde, erkekler ya suçlandıklarını ya da kendilerine akıl danışıldığını varsayarlar. Bu yüzden, savunmaya ya da karşı saldırıya geçerler, veya buldukları çözümleri eşlerine sunarlar ya da bu çözümü doğrudan eşleri adına uygulamaya girişirler ("tamirci" rolü). Kadının ilettiği sorun erkeğin çözüm üretemediği bir sorunsa (veya kadın bu "çözümlere" kulak asmıyorsa), erkek kendisini çaresiz ve tükenmiş hissederek kadını dinlemeyi tamamen bırakır. Oysa kadınlar tek istediği, erkeklerin onları empatik bir şekilde (yargılanmadan, eleştirilmeden ne yapmaları gerektiği onlara söylenmeden) dinlemesidir.