272 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Aşk, benden öte sen miydi, senden öte ben mi? Kendinden vazgeçip yıllarca onu aramak mı, yine kendinden vazgeçip, ama bu kez kaybetme korkusuyla, kendi ömrünü çalmak mı? Uzanamayacağını bildiği hâlde yanmak mı, uzandığı hâlde hiç dokunamamasına rağmen elini hep orada tutmak mı? O malum soruyu bir tık değiştirerek soruyorum; aşk neydi?
İskender Pala
İskender Pala
'nın yine nefis eserlerinden biriydi, diğer kitaplarına göre kurgusu biraz daha ağır basıyor, okuyan bilir; İskender Pala kurgu ve gerçeği çok iyi harmanlar.
Aşk Hikayesi
Aşk Hikayesi
' nde yine çok güzel sorgulamalar yaptırıyor, düşündürüyor, kalp sızlatıyor... Aşk nedir? Aşık kim? Kime aşık, kimi seviyor? Kim haklıydı, kim haksız? Sahi, hak neydi? Yazarın deyişiyle şu an ben de "Sahilim neresi bilemiyorum." Keyifli okumalar
Aşk Hikayesi
Aşk Hikayesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20231,548 okunma
"Kendime soruyorum, 'Hayallerin nerede?' Sonra da başımı şöyle bir sallayıp 'Hey gidi, yıllar resmen akıp gidiyor!' demekten başka bir şey gelmez dilimden. Sonra sorgulamaya başlarım 'yahu bu senelerim ne uğruna gitti, neler sığdı bu yıllara? Yaşadın mı yoksa bir ot misali mi geçti ömrün?' Soruma yine kendimi cevap veriyorum: 'Bak etrafına, bak dünya günden güne daha da soğuyor...' Birkaç yıl daha tarih olsun; yalnızlığın ve zamanın o ağır tesiriyle kocamış eli kolu titreyen bastonlu bir ihtiyar bulacaksın. Dolayısıyla ihtiyarlığın getirdiği meyusiyet, keder ve bu gibi şeyler... Gün gelecek solacak o hayal dünyam; hayallerim hayat ağacımdaki yapraklar gibi sararıp bir bir dökülecek."
Sayfa 36 - Kızıl Panda
Reklam
“Taşkınlık yaptın mı?” diye soruyorum, “Olay çıkardın mı?” Gülüyor. “Bu akşam sakindim,” diyor, ama bana, “Bu akşam canım çok sıkkındı,” demiş gibi geliyor. “İstediğim hayat bu değil. Böyle bir hayat için mi uğraştık onca yıl!”
"Endişeler bir tane değil ki Ma. İnsan baştan aşağı endişe yumağı, öyle çok konu var ki..." "Hayır, yanılıyorsun. Hepi topu sadece iki endise var." "İki mi?" diye hayretle soruyorum. "Tabii ki. Bak, insanın her endişesi şu iki seçenekten biri: Ya istediğim olmazsa? Ya istemediğim olursa? Her endişene bak, bu
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Daha önce hayatımın kırıntılarını kimseyle paylaşmak istememiştim. Şimdi istiyor musun? diye soruyorum fısıltıyla sanki yüksek sesle sorarsam o ufak umut kırıntısını da ezerim korkusuyla. Yanağımı okşuyor ve o an heyecanla bekliyorum. Evet. Bu cevabı duyunca yaşadığım rahatlama duygulu ve coşkulu. O halde deneyeceksin? Deneyeceğim. Yatak odasına doğru bir adım atıyor ve sonra elini bana uzatarak Gel benimle diyor. Elini tutuyorum ve tenim tenine değer değmez o tanıdık karıncalanma sarıyor yine bedenimi. Beni pencereye götürüyor sonra ellerimi canın doğru yaslıyor. Arkama geçiyor elleri Mucir Tam karşımda şehir tüm karanlığıyla beni kucaklarken arkamda hissettiğim penisi dayanma sınırlarımı zorluyor. Nikki diye inlerken sesinde duyduğum arzuya vücudum otomatik tepki veriyor. Göğüslerim ağırlaşıyor göğüs uçlarım sert birer yumru. Bacaklarımın arası zonkluyor. Tanrım onu istiyorum hem de nasıl istiyorum. Neden? diye fısıldıyorum neden seninleyken diğer her şey altüst oluyor? Çünkü diğer her şey yalan tek gerçek sen ve ben.
Sayfa 139
Reklam
Kollarını aşağı indir dirseklerinin üzerinde dur. İşte böyle. Yerdeyim kafam yerde kıçım havada. İşte afişe olmak diye buna derim. Pozisyonumu düşünecek fazla zamanım yok ara Damien u\ elleri giderek daha da hızlı çalışıyor. Bana doğru eğiliyor bir efe le göğüs ucumu okşarken diğeriyle içime giriyor; içeri dışarı içen dışan. Beni öyle
Sayfa 112
Neden ölesiye çalıştırıyorlar insanları? Neden? İnsanların hayatını neden çalıyorlar? Soruyorum size? Bizim patron… Nefedov’un fabrikasında hayatımı kaybettim ben, bizim patron bir şarkıcı kadına, elini yüzünü yıkaması için altın bir leğen, hatta yine altından bir de lazımlık hediye etmişti. Benim gücüm, hayatım o oturaktadır. Hayatımın neyin uğruna tükendiğini görüyorsunuz işte… Adam sevgilisinin gönlünü hoş etmek için çalıştırarak aldı canımı, kanımı.
Sayfa 248 - Can
Bir yanım balkonda durmaya devam etmemi meltemin saç-lanmı okşayıp geçmesini ayaklarımın altındaki okyanusun sesini dinlememi söylüyor ama bir tarafım odaya bakmam için beni dürtüyor. İçeri geçip yatağın kenarında duruyorum. Yatak şeffaf duvara karşı belli bir açıda yerleştirilmiş ve tek parça bir perde tavandan aşağı sarkıtılmış içeri giren
Sayfa 104
Şehir Rehberi
Şehrin yüksek binalarından birine çıkıp aşağıya bakıyorum, her şehirde rastlanabilecek bir manzarayla karşılaşıyorum: Yüzlerce insan, bazen birbirlerinin yolunu keserek oradan oraya gidip geliyor.. Ölümsüz gibi görünüyorlar. "Nedir bu?" diye soruyorum kendi kendime, anlamlandırmak gerekiyor, "Kabus mu, şenlik mi?" Arka arkaya bir sürü karşıt anlamlı sözcük geçiyor aklımdan. Eksilerle artıların birbirini göturmesi gibi kalabalığın da bir matematiği var. Sıradanlık bu olmalı: Bütün karşıtlar birbirini götürüyor. Başka ne söyleyebilirim ki size?
Sayfa 109
Reklam
Kendi kendime soruyorum: nerede hayallerim? Kafamı sallıyorum, yıllar nasıl da uçup gitmiş diye! Ve sonra yine bir soru kendime. Gelip geçen yıllarda ne yaptın? En güzel yıllarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı?
ECE AYHAN: Peki tarih? Tabii sana yine tarih'i soruyorum, soracağım. Tarih benim kafamı her zaman kurcalar, kurcalamalı, kurcalayacaktır. ÖMER ULUÇ: Biliyor musun ben tarih'ten de bir kopuş istiyorum. Şiddetle gerçekleşen bir kopuş. Patlama noktası bence tarih ve coğrafyanın dışında olmalı. Yani "ben neyim?" diye sormak istiyorum. Yılların içinden geliyorum.
Sayfa 11 - Yapı Kredi Yayınları ~ İki Kedinin KonuşmasıKitabı okuyor
Hayatı boyunca bilinmeyen yerlere gidilip, bilinen yerlere dönüleceğini düşünen ve hep "sanki hiç ayrılmamışım gibi" diyeceği o anı hayal eden ben Ömer Ergün; bu şehre ikinci dönüşümde her gün kendime soruyorum: Bu şehirde bulduğum ve yine bu şehirde bıraktığım masumiyetim şimdi nerede gömülü?
Resim