Savaş yanlısı düşüncenin çağımızla ilişkisi Yirminci yüzyılın dehşet saçan, yaklaşık 70 milyon insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan iki dünya savaşının yaşattığı deneyim sosyolojik teori üzerinde silinmez izler bıraktı. Savaş ve şiddeti analitik olarak tarafsız hatta dolaylı bir şekilde olumlu bir ışık altında yorumlayan kavram ve fikirlerle herhangi bir çağrışım akademik hayatta yer bulamadı. Bir yanda iki savaşın dehşetinden kısmen sorumlu fin de siecle entelektüel militarizm vardı, bir yanda da WWTİ sonrası endüstriyel toplumundaki toplumsal gerçekleri anlamada toplumsal yaşamın “savaş yanlısı” kavranışının konuyla ilgisiz sayılması vardı. Sonuç olarak ya içten gelen bir reddedişle ya da sosyal olarak bilinçdışı baskılama yoluyla klasik sosyal düşüncenin “savaş yanlısı” geleneği büyük oranda unutuldu. Bu eserleri ciddiyetle yeniden ele almakla ilgili herhangi bir girişim sosyal Darwinizme eski haklarını yeniden verme girişimi olarak etiketlenip ahlaken ayıplanması gerektiği için anında kınandı.
Fromm'a göre bireyler baskılama yoluyla ehlileştirilen bir demet dürtüden ibaret değildi; insanlar daima sosyal bir yapı içinde hareket eden sosyal yaratıklar olmuştu.
Reklam
İdin anında doyum isteyen cinsel dürtüleri, süperegonun " şeytani " olarak gördüğü tüm cinsel istekleri baskılama talebi ile karşı karşıya geliyordu. Ego, böyle bir durumda, dengeleyici işlevini yerine getirir ve cinsel tatmin talebini sosyal kabul gören bir forma, örneğin insanın eşine olan sevgisine dönüştürür ya da bu cinsel enerjileri spor gibi fiziksel dışavyrum yollarından birine yönlendirir.
Sosyal baskılama
Elalem ister ki, bir evlat söz dinlesin, akıllı uslu olsun, hangi işe konulursa orada eskisin, öyle süpürge gibi kapı kapı sürtmesin. Ustasının vahşiliğine boyun eğmeli, kendi de sırası gelince insafsız bir usta olmalı. İşte mahalleli böyle düşünür ve işi ustanın şamarını yiyen suratta güller açacağını iddiaya vardırır.
Sayfa 20 - VarlıkKitabı okudu
Bir erkeğin beynindeki öfkeyi baskılama merkezi olan septum kadın beynindekine göre daha küçüktür, bu yüzden de öfkeyi ifade etmek erkekler için kadınlara göre olduğundan daha sıradan bir tepkidir. Erkek beynindeki öfke-saldırganlık devreleri doğumdan önce oluşmaya başlar ve çocukluk döneminde davranışsal olarak güçlenirken ergenlik döneminde de hormonal olarak güçlenir. Yetişkinliğe gelindiğinde ise hormonların etkisi altındaki bu devreleri sosyal riskler almak ve saldırganlık için kullanmak erkeğin hayatının alışıldık bir parçası olmuştur.
Sayfa 128
26 öğeden 21 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.