Dünyayı determinist yasalar mı yönetiyor? Yoksa bu dünyada insan yaratıcılığı ve hayal gücüne de bir yer var mı?
Bilimsel doğrunun kendisi de tarihseldir. Demek ki asıl mesele, neyin evrensel olduğu değil, neyin nasıl evrildiği ve evrilmenin mutlaka ilerleme demek olup olmadığıdır. Sosyal bilimler, sosyal bilimcinin de içinde yer aldığı eşitsiz dünyayı betimleme ve o dünya hakkında doğru önermeler yapma olgusuyla nasıl başedeceklerdir? Evrenselcilik iddiaları hep belirli kişiler tarafından yapılır ve bu kişiler karşılarında daima kendilerininkine rakip iddiaları olan başkalarını bulurlar. Neyin evrensel olduğu konusunda birbirine rakip tekilci görüşlerin varlığı, bizi araştırmacının tarafsızlığıyla ilgili sorgulamaları ciddiye almaya zorlamaktadır. Doğa bilimleri uzun zamandan beri, ölçümü yapanın ölçülene müdahale ettiği gerçeğini kabul ediyorlar. Bu gerçeğin çok daha kolaylıkla kabul edilebilir olması gereken sosyal bilimlerde ise, söz konusu önerme hâlâ tartışmalıdır.
Reklam
1878'de Afrikalı bir bilim adamı, Engelbert Mveng "Boyun Eğmeden Mirası Devralmaya" başlıklı bir makale yazdı. Burada şunu söylüyordu: "Bugün Batı, doğruya ulaşmanın Aristoteles mantığı, Thomasçı mantık ya da Hegel diyalektiğinden farklı yolları da olabileceği konusunda bizimle hemfikir. Ama bunun için, sosyal bilimler ve insan bilimleri üzerindeki sömürgeciliğe son verilmesi gerekiyor." Dahil olma isteği, teorik temellerin açıklığa kavuşturulması isteği, aslında bir sömürgeciliğe son verme ya da başka bir deyişle, bugün bildiğimiz haliyle sosyal bilimlerin özel kurumsallaşma biçimini yaratan iktidar ilişkilerinin değişmesi isteğidir.
1945'ten sonra gerçekleşen en önemli akademik yenilik herhalde, entelektüel çalışmayı gruplamakta kullanılan yeni bir kurumsal kategori olarak bölge araştırmalarının başlatılmasıdır. Bu kavram önce, ABD'de, İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılmaya başladı. Savaşı izleyen on yıl içinde Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygın bir uygulama alanı buldu ve daha sonra yavaş yavaş dünyanın başka yerlerindeki üniversitelere yayıldı.
"Tarih"in başına gelenler...
Tarih, kralları haklı kılan bir vakkanüvislik (hagiography) olmaktan kurtulup, bugünü açıklayan ve gelecek için akıllıca seçimler yapmayı mümkün kılan, geçmişin gerçek öyküsü olacaktı. Ampirik arşiv araştırmasına dayalı bu tarihçilik, "felsefeden başka bir şey değil," diyerek, "spekülasyon" ve "tümden gelim" uygulamalarını reddeden sosyal bilime ve doğal bilimlerine katılmaktaydı.
Sayfa 18 - "vakkanüvislik"i düzeltmedim...Kitabı okudu
Evrenselcilik tekilciliğin gizli bir biçimi olmakla suçlanmış ve bu haliyle oldukça baskıcı olduğu söylenmiştir.
Sayfa 57 - MetisKitabı okudu
Geri122
227 öğeden 221 ile 227 arasındakiler gösteriliyor.