Ahmet Ağaoğlu bizleri ütopik bir dünya alemine sürüklerken hür olmanın da bazı sorumlulukları olduğunu hatırlatarak ilerliyor. Hür olmak mı istiyorsunuz tabi olmak mı seçim sizin fakat bu tercihinizden sonra hürriyetin de gerekliliklerini yerine getirmeniz gerektiğini ütopik bir şekilde gözler önüne yalın ve net bir şekilde eserinde anlatmaktadır. Emek vermeden yemek olmaz nasıl ki bir çiçeği tohumundan alarak su ile gübre ile besliyorsanız hürriyet de vatandaşların haklarını savunmasından, haklarını bilmesinden ülkesi için üstüne düşen görevleri layıkıyla yerine getirmesiyle beslenecek ve küçük bir tohumken büyük bir meyve ağacına dönüşüp yeşerecektir. Bu küçük tohumu yeşertirken ilk önce aile daha sonra çevre ve sosyal hayatta şekillenecektir.
İnsanlara küçük yaşlarda korku tohumunun ekilmesi çocuklara küçük yaşlarda perilerle, cinlerle, devlerle başlayan ve sonunda hayata karışan bu küçük çocuk babasının yumruğuyla , polisin değneğiyle korkutularak pasif ve uysal bir hal alır. İşte bu yüzden insanlar korkak doğmazlar onları korkak yapan bizleriz.
‘’Aile ve mekteptir ki çocukların ilk ruhi temellerini atarlar. Çocuk, anne ve babasını ve ilk muallimini taklit eden bir mahluktur .’’Sy.21
‘‘Hürriyet, şuurun cevheridir, şuur da insanındır.’’Sy.19