"ergenlik çağıyla birlikte, aile çevresi fazla dar gelmeye başlar.. genç, kendi sosyal grubu içinde cinselliğini kazanmış modeller arayışına girer.. içinde rekabetin ve hiyerarşinin olduğu (arkadaşlıklar, flört, cinsel uyarılma, kırılma, çatışmalar) ilişkilerin birleşmesiyle kurulan bir oyun içinde diğerleriyle çatışarak kimliğinin bir temsilini, sosyal ve cinsel değerini inşa edecektir.. bu sürecin sonunda varılan nokta bir cinsiyete özgü gizil bir duygu, olgunluk ve rahatlık verecektir.."
Sayfa 36 - ayrıntı
80 syf.
·
Puan vermedi
byung-chul han "palyatif toplum"da günümüz toplumunun olumluluk cürufunda boğulmasını acının yaşanması bağlamında ele almaktadır. günümüz neoliberal performans toplumunda olumsuzluklar yerini kendini gerçekleştirme, kendini motive etme gibi olumlulara bırakmıştır. bu toplumun mottosu "mutlu ol." dur. acı duymak, acıyı yaşamak anlamsızlaştırılmakta ve içi boşaltılmaktadır, acı bastırılması gereken bir duygu olarak görülmektedir. sosyal medya, bilgisayar oyunu gibi uyarıcılarda bu düzene tıpkı bir anestezik gibi acıyı bastırıcı etki gösterirler. peki bir duyguyu bastırmak, bir nevi yok saymak ne kadar sağlıklıdır? günümüz bakış açısının tam tersine acı aslında bireyde arındırıcı ve katartik bir etki gösteren, sağlıklı bir şekilde dışavurulduğunda bireyi rahatlatan bir duygu. bu sebeple diğer tüm duyguları olduğu gibi acıyı da fark etmek, sanat aracılığıyla estetik olarak görünür kılmak ve anlatmak belki de bu aşırı olumluluk toplumunda yapmamız gereken en önemli şeylerden birisi. tabii acıyı yaşarken de durumu arabeskleştirmemek önemli. :)
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,843 okunma
Reklam
İstikbal, nerededir bilinmiyor!
İnsan dünyasına, kendine yabancı artık. Elindeki materyallerden mutluluk bekliyor. Bir edim, cefa veya bir içsel duygusal geçiş sonucu elde ettiği değil, birkaç kağıt parçasının bir araya gelmes ile satın alınmış bir değerden bahsediyorum. Bu insanı nereye taşır? İletişim araçının, insanın amacı haline gelmesi görülür şey mi? İzlediğimiz anlamsız
FİLİZ ŞAHİN YAZDI... ~~~~~~~~EFELYA~~~~~~~ Onu ilk çıktığı günlerde alıp bitmesin diye çok yavaş okuduğumu itiraf etmeliyim. Şöyle ki; kahramanlar İtalya'ya gidene kadar kitap inanılmaz bir atmosferde okuru büyük bir heyecanla sürüklüyor.Yazarın dile hakimiyeti özellikle uzun cümlelerde daha net görülüyor. Şöyle ki; uzun cümlelerde
gerçekten çoğu sosyal mecra çok kirli , ama burası çok temiz gelmişti bana . herkes yüreğindeki acıyı ,sevinci en samimi şekilde yaziyor , paylaşıyor . şiirler ve kitaplar. Ama burayı da kirletmeyi başarabilenler var. lütfen kötü amaçlarınıza alet etmeyin buraları, çünkü hâlâ iyi insanların kaldığına inanmak istiyoruz.
The Rational Male
THE RATİONAL MALE Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir. “Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz Ruh eşi bir
Reklam
Aşk’ın Ziline Basıp Kaçtım! Ne olacak görelim…
Güzel olan Aşk hikâyeleri de vardı elbette. O zamanların sevdaları da Aşkları da ne kadar masum ve güzeldi… Yolda yürürken; beyefendinin “Sizinle müşerref olabilir miyiz “ ile başlayan sorusuyla, hanımefendinin ise “ben müşerrefi tanımam, o kim?” masumane cevabıyla, muhallebici de birlikte muhallebi yemeğe varan bir Aşk Hikâyesi… Taktik oyunlarına gerek duyulmadan, masumca sorulmuş ve masumca cevap ile başlamış bir Aşk Hikâyesi… İnsan o zamanlara özeniyor… İçi- dışı bir insanların duygularını saklamadan, dürüstçe yaşadıkları Aşklarını gıptayla izledik. Bakışarak konuşan, Yeşilçam filmlerindeki “Aşk neydi?“ sorusuna, “Aşk emekti!“ diyen Âşıklara hayran olduk. Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu derler ya; ben de diyorum ki; Sosyal medya çıktı, eski Aşklar ve Âşıkları bitiren, <<Game Over>> oldu…
Sayfa 118Kitabı okudu
İbadetlerin Toplumun Kaynaşması Üzerinizdeki Etkisi
Bilişsel bilimciler, topluca edilen bir duanın yaşat­tığı ruhani deneyimi, büyük bir spor karşılaşmasındaki duygu yoğunluğuna benzetirler. Törenlerde, birlikte edi­len dualarda, futbol stadyumunda yapılan tezahürattaki beraberlik ve sosyal kaynaşma duygusuyla zenginleşiriz; mitler de aynen böyle ortak ritüeller oluşturmak için uy­gun ortam sağlar.
Sayfa 10
Beni en çok üzen şeylerden biri, ne zaman Kudüs'e gitsem ve oradan sosyal medya paylaşımları yapsam, yazılan her on mesajdan ikisi, “Bırakın bu Arap topraklarını, yeter bu Arap seviciliği” türünden gelmektedir. Birileri son bir asırdır bizlere, “Orta Doğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın” diyerek bin yıla yakın bir mirası fevkalade bir şekilde unutturmayı başarmış!
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Gerek sosyal medyadan gerek arkadaşlarımdan aldığım sayısız tavsiyelerden sonra okumaya karar verdim ve iyiki de okumuşum. Kitap başlangıçta mutlu bir aile tablosu şeklinde başlıyor ama sonra savaş çıkınca ailenin erkeklerinin de savaşa gitmesiyle o mutlu aile tablosu dramatik bir şekilde dağılıyor.Kitapta aslında savaş terimlerini çok görmüyorsunuz ama o savaşın yıkıcı etkisini hissediyorsunuz. Genelde 2 kadın karakter olan Tolgonay ve Aliman karakterleri çevresinde geçiyor kitap. Ailedeki bütün erkek üyelerin yitirilmesiyle köyde yaşayan bu kadınlar aslında o yüreklerindeki hayal kırıklığı ile askerdekilere göndermek için buğday hasatı yapıyorlar. Savaşın sadece insan hayatını bitirmekle kalmayıp geride kalanların da umutlarını ve psikolojilerini bitirdiğini görüyorsunuz. Muhakkak bu kitabı okumanızı öneriyorum. Kitapla kalınız.
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,1bin okunma
Reklam
Ünlü kültür eleştirmeni Lauren Berlant, Facebook'un kendine özgü duygu odaklı etkileşimleri üzerine kaleme aldığı kısa ve derinlikli yazıya bir anekdotla başlar: Bugün benden yaşça büyük birine Facebook'u tanıttım ve kendisiyle "arkadaşlar” arasında sosyal ağ kurmanın maksadı üzerine uzunca sohbet ettim. Bu duruma büyük şüpheyle yaklaştı çünkü ona göre tuhaf ve mesafenin biçimlendirdiği yakınlıklar, gerçek yakınlığın indirgenmiş haliydi. Gerçek yakınlık ona göre müşterek deneyimin getirdiği ciddi, duygu yüklü birikimin metanetini ve geçirgenliğini gerektiren bir ilişkiydi. Kurduğu yakınlıklar sadece karşıdakini tanımak için değil, aynı zamanda ciddi ölçüde zahmet verme, talep etme ve ihtiyaç duyma hakkı için de müsaade alanları sağlıyor. Yüz yüzeliği, hatta daha da derin bir mahremiyeti kapsıyor. Fakat Facebook'ta her zaman üstünkörü geçebilir ya da hiç oturum açmayabiliriz.
Sayfa 56 - PdfKitabı okudu
376 syf.
·
Puan vermedi
Kitap güzel ilerledi. İlk yarısı genellikle benim nezdimde biraz daha ılımlı, ikinci yarısıysa biraz daha atılgan politik metinler içeriyor. Ele alınan konular güzel ve maalesef bizim günümüzde bile hala gayet güncel konular. Hoşuma gitmeyen tek şeylerden birisi bazı yerlerde yapılan Avrupa güzellemesi. Örneğin s. 173: “Avrupa ülkelerinde kimse işsizlikten, parasızlıktan sürünmüyor… insanlar insanlıklarına yakışır bir biçimde sosyal güvenliğe sahip.” Evet, bu 30 yıl öncesine ait bir metin olabilir fakat o zamanlarda Avrupa’nın çoğu ülkesi sefaletten kurtulmak için bir umut euro’ya geçiş hazırlığı yapıyordu hatırlatmak isterim. Ama pek tabii çok daha iyilerine layık bir ülke varsa eğer, o da mutlaka Türkiye’dir. Bunun dışında gözüme çarpan bir şey olmadı, bence herkesin mutlaka okuyup kendine pay çıkarması gereken bir kitap.
Orada Kadınlar Var Mı?
Orada Kadınlar Var Mı?Duygu Asena · Doğan Kitap · 201698 okunma
"Ben arzuları istekleri olmayan, yetenekleri sınırlı, güvensiz büyüdüğü için sosyal ilişki kurmaya hem becerisi hem de isteği olmayan, duygu dünyası güdük bir yirmi birinci yüzyıl genciyim meleğim."
Resim