Doğduğumuz zaman yuvarlak , keskin , saf bir yüzümüz vardır. içimizde evren bilincinin kırmızı ateşi yanar durur. Ama yavaş yavaş, bizi ana babalar yer, okullar yutar, sosyal kuruluşlar emer, kötü alışkanlıklar kemirir, yaş ise tüketir. Sindirildiğimiz zaman , tıpkı ineklerdeki gibi altı mideden geçtiğimiz zaman, pis bir kahverengi tonunda çıkarız.