O yıllarda sosyal medya yoktu. Gazetelerin başında da yazarkasalar değil yazarlar vardı. Bu yüzden bir konunun doğruluğu yönündeki tartışmalar düzeyli ve nitelikli insanlar tarafından yapılıyordu.
Sunay Akın'ı çok yakından takip eden birisiyseniz, gerek sosyal medya, gerekse katıldığı programları izleyenlerin genellikle daha önce bildiği, duyduğu, aşina olduğu hikâyelerin anlatıldığı bir kitap olmuş.
"2 Kitap 1 Heves" , "Görçek" gibi gösterilerinde de sık sık anlattığı hikâyeler var kitapta. Bir çırpıda okuyabileceğiniz ve Altan Erbulak'tan, Afife Jale'ye kadar bir çok kişi ve olaylar hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz bir kitap ayrıca.
"O yıllarda, sosyal medya yoktu. Gazetelerin başında da yazarkasalar değil, yazarlar vardı. Bu yüzden, bir konunun doğruluğu yönündeki tartışmalar düzeyli ve nitelikli insanlar tarafından yapılıyordu."
Sosyal medya dediğimiz şey aslında bir labirent. Bu labirentin ortasında bir peynir duruyor ve herkes o peynirin kokusuna doğru gidiyor. Sonra da insanlar peyniri bulduğunu sanıyor. Oysa peynire vardığınızda onu bulan siz değilsiniz. Çünkü o labirentin koridorlarında bu peynire giden bir tek doğru yol var ve o doğru yolu da yolu yapandır aynı zamanda ve emperyalizmi görmeden asla geleceği anlayamayız. Daha doğrusu emperyalizmi sorgulamadan günlük olayların içerisinde birbirimizi ötekileştirerek, kırarak asla insanlığa mutlu bir gelecek kuramayız.
~Sunay Akın~