Ken Grimwood oldukça sıra dışı ve ilgi çekici bir konuya sahip olan
Sil Baştan romanı yazarın okumaya başladığım ilk romanıdır fakat en kısa zamanda diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Bu tarz romanları okumayı seviyorum, birkaç inceleme bu kitabın zaman kaybından başka bir şey olmadığını dile getirilmiş olsa da beni oldukça heyecan içerisine sokan ve
Akıcı ve sade bir dil ile kaleme alınmış. Her sayfada gençlere bir mesaj veriyoraile olmanın önemi,eğitimde ezberin ne denli yanlış olduğu,internet ve sosyal medyanın negatif yönleri, vejeteryanlık, hayvan sevgisi.
Mübadele ve gmç konularını ele alan kitaplar hep beni etkilemiştir. Yazar tasvirleri ve anlatımları yerli yerinde kullanması sebebi ile okur anlatılanları gözünde candandırıyor. Bir de bu anlatılanlar bire bir yaşanmışsa okuyucuyu bağlıyor. Teşekkürler Nehir Yarar
Bir sosyal, politik mesaj nasıl edebi kalıplara, kılığa sokulur? Angaje bir yazarlıkla, sanatkarlık nasıl birleştirilebilir? Çekilen acı ve eziyet nasıl edebi olarak biçimlendirilip, stilize edilebilir?
Kitaba hiçbir beklentiyle başlamamıştım ve iyiki de böyle yapmışım gerçekten. Tatlı bir gençlik kitabıydı ve ben çok keyif aldım. Konusu şöyle; başrol kızımız gittiği lisede ikinci en popüler kız ve insanların ezik dediği bir çocukla gizli bir ilişki yaşamaya başlıyor. Ama gizli kalmak zorunda çünkü bu onun sosyal statüsü için önemli. Tam kendini kaptıracağı sırada da kasabanın en yakışıklı, en çılgın ve bütün kızların aşık olduğu erkeği başrolümüzle ilgilenmeye başlıyor ve ona çıkma teklifi ediyor. Bir yandan bu iki erkek arasında seçim yapmaya çalışıyor, bir yandan da okulun en popüler kızıyla bir mücadeleye giriyor. İçinde bol bol aşkın, komik aile ilişkilerinin ve tabii ki dostluğun olduğu bu kitap aslında insanların bizim hakkımızdaki düşüncelerinin yaşantımızı nasıl etkilediğine dair çarpıcı bir mesaj veriyor. Başrol karakterimize bayıldım ve çoğu sahnesini kahkaha atarak okudum. Aşırı tatlı bir mizah dili vardı. Gençlik kitapları seviyorsanız düşünmeden gülebileceğiniz, kafa dinlemelik ve çerezlik diyebileceğimiz kitaplardan biri. Ara sıra kendimi mutlu etmek için açıp açıp okumayı da planlıyorum. Çünkü puntosu da büyük olduğu için kitap adeta akıyor. Nasıl bittiğini anlayamadım. Kesinlikle önerimdir.
Soğuk bir yazı olacak, daha ilk cümleden belirtmek isterim. Kitabı okuduktan sonra sıcağı sıcağına yazsaydım, çok daha soğuk bir yazı olabilirdi, olacaktı da. Lâkin birtakım cenaze durumları ve lokanta işlerinden bir türlü fırsat bulamadım. Fırsat bulduğum ilk gün yani bugün, fakültemin açıldığı bugün yazmak istedim.
Kitabı daha önce görmüştüm
12 Eylül'e adım adım yürüyen Türkiye'nin iki çocuğun gözünden anlatıldığı dönem romanı Devir.
Ali, gecekondu mahallesinde, siyasi olayların, eylemlerin, çatışmaların içinde yaşayan ülkücüler tarafından evi yakılmış Alevi bir ailenin çocuğu
Ayşe 71'de işkence görmüş anne-babanın çocuğu olmasına rağmen apolitikleşmiş bir ailede
Hz. İsa, Yahudilik dışında bir din aramak yerine, sosyal bir başkaldırı hareketi başlatmıştı. Hz. İsa’nın yaşamı, sözleri, davranışları, iletmek istediği ilahi mesaj öncekilerden kalan ve unutulmuş olan bir düşünceyi harekete geçirmeye yönelikti. Peki, bu başkaldırı hareketi nasıl oldu da yeni bir dine dönüştü?
--
“Yıkanın, temizlenin; gözümün önünden işlerinizin kötülüğünü atın; kötülük etmekten vazgeçin; iyilik etmeyi öğrenin; adaleti arayın, ezilmiş olana doğruluk edin, öksüzün hakkını koruyun, dul kadının davasına bakın.” (Bap 1/16-17)