Biz insanlar korunmasız, temel ihtiyaçlarımızın karşılanması konusunda ebeveynlerimize ve bakıcılarımıza bağımlı hâlde dünyaya geliriz. Çocukluk döneminde, entelektüel ve duygusal öğrenme amacıyla çevremizdekilerle iletişim kurmayı ve etkileşime girmeyi öğreniriz. Bu etkileşimler sırasında duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakine anlatır, fikirler ve hikayeler paylaşırız. Bu nedenden dolayı insan beyni erken dönemlerden itibaren sosyalleşmeye ayarlıdır.
Sosyal varlıklar olarak bu yapımız, teknolojik bir uygulama olan sosyal medyanın başarısını da açıklıyor. Diğer insanların kişisel deneyimlerini dinlemeyi, kendi deneyimlerimizi anlatmayı severiz. Görsel ipuçlarının paylaşıldığı sosyal medya yüz yüze iletişimin ötesindeki sosyalleşme ihtiyacımızı karşılayan alternatif bir platform teşkil eder.
Sayfa 84 - Nişantaşı Üniversitesi Yayınları