Reggio Emilia Yaklaşımı;
Malaguzzi'nin ifadesiyle çocuğun 100 dili (the Hundred Languages of Children) olduğunu vurgular. Yani uygun bir öğrenme ortamında çocuğun kendisini gerçekleştirmesi ve bunu ifade etmesi için birçok yol (örn., üç boyutlu çalışmalar) bulunduğunu ifade eder. Eğitimcilere düşen görev ise, Reggio Emilia Yaklaşımında var olan çocuk imajını desteklemek, çocuklara çeşitli ifade yolları yaratmak için sınıfta ve programda gerekli düzenlemeleri yapmak ve bu yapılanların bulundukları ortama ve kültüre uygunluğundan emin olmaktır. Diğer bir ifadeyle, Reggio Emilia Yaklaşımı, fiziksel, sosyal ve duygusal açıdan gerekli öğrenme ortamının sağlanmasının ve belli prensipler çerçevesinde her kültürün kendine has eğitim vermesinin gerekliliğini vurgulayarak ideal eğitim ortamları oluşturmayı hedefler.
Sayfa 3 - Anı Yayıncılık
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
Tıpkı henüz yürüyemezken koşamayacağınız gibi, ilk kelimenizi de, o kelimeyi duyana ve anlayana kadar söyleyemezsiniz. Bir beceriyi geliştirmek için doğru zamanı kaçırmanın sonuçları çok ağırdır çünkü beyin gelişiminde temel bir beceriyi edinmek, daha karmaşık bir beceriyi edinmek için ön koşuldur ve her beceri bir sonraki beceri için yapı taşıdır. Diğer bir deyişle beyin gelişimi hiyerarşik bir biçimde gerçekleşir ve daha "karmaşık" becerilerin temelini “temel" yetenekler oluşturur. Bu nedenle, "basit" bir beceri için gerekli olan zaman penceresini kaçırmak geniş kapsamlı etkilere sahiptir çünkü yeni bir öğrenme gerçekleşse bile öğrenme giderek daha zor hâle gelir. Dil gelişimi açısından bu özellikle çok önemlidir. Çünkü dil, ilk üç yıl boyunca kelime hazinesi ve konuşma becerileri geliştirmenin yanı sıra sosyal, duygusal ve bilişsel gelişim için de bir temel sağlamaya yardımcı olur.
Sayfa 74
Her birimizin melek ya da günahkâr, özgecil ya da bencil, kibar ya da kaba, itaatkâr ya da hükümran, sağlıklı ya da deli, iyi ya da kötü olma potansiyeli veya zihinsel taslakları olabilir. Belki de hayatımızı yönlendiren sosyal ve kültürel koşullara göre tetiklenip gelişen birtakım özelliklerle doğmuşuzdur. Benim savunduğum şey, sapkınlık potansiyelinin biz insanlara bütün muhteşem şeyleri yaptıran süreçlerin özünde yattığıdır. Her birimiz, milyonlarca yıldır süregiden evrim, gelişme, uyum sağlama ve başa çıkma süreçleriyle yetişen gelişim ve uzmanlaşma bütünselinin ürünleriyiz. Türümüzün Dünya'da özel bir yere sahip olması öğrenme, dil, muhakeme, buluş ve yeni, daha iyi gelecekler kurgulama ve benzeri potansiyelimizin üstünlüğündendir. Her insanın hayatta kalma çabasının ötesine geçip insanlığını ilerletmesi için ihtiyacı olan becerilerini, yeteneklerini ve özelliklerini mükemmelleştirme potansiyeli vardır.
Sayfa 366Kitabı okudu
Sosyal işaretlerin nüanslarına karşı sağır olan çocuklar, yani duyguları okuyup tepki vermekte sürekli zorluk yaşayanlar, sonuçta kendilerini dışlanmış bulurlar. Tabii bu, geçici bir süre dışlandığını hisseden çocuklar için geçerli değildir. Ancak sürekli dışlanıp reddedilenler, ıstırap verici konumlarını okul yılları boyunca sırtlarında taşırlar. Toplumun kenarında kalmanın sonuçları, çocukluktan yetişkinliğe geçildiğinde daha büyük bir önem kazanabilir. Çocuklar, hayatın sonraki dönemlerinde ilişkilerinde kullanacakları sosyal ve duygusal becerileri, yakın arkadaşlıkların potasında ve oynadıkları oyunların gürültü patırtısı içinde geliştirirler. Bu öğrenme alanının dışında bırakılan çocuklar, kaçınılmaz olarak yetersiz kalır.
İnsanlar Arası Bağlantıların Kolaylaştırılması
Biz insanlar korunmasız, temel ihtiyaçlarımızın karşılanması konusunda ebeveynlerimize ve bakıcılarımıza bağımlı hâlde dünyaya geliriz. Çocukluk döneminde, entelektüel ve duygusal öğrenme amacıyla çevremizdekilerle iletişim kurmayı ve etkileşime girmeyi öğreniriz. Bu etkileşimler sırasında duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakine anlatır, fikirler ve hikayeler paylaşırız. Bu nedenden dolayı insan beyni erken dönemlerden itibaren sosyalleşmeye ayarlıdır. Sosyal varlıklar olarak bu yapımız, teknolojik bir uygulama olan sosyal medyanın başarısını da açıklıyor. Diğer insanların kişisel deneyimlerini dinlemeyi, kendi deneyimlerimizi anlatmayı severiz. Görsel ipuçlarının paylaşıldığı sosyal medya yüz yüze iletişimin ötesindeki sosyalleşme ihtiyacımızı karşılayan alternatif bir platform teşkil eder.
Sayfa 84 - Nişantaşı Üniversitesi Yayınları
Reklam
516 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.