Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çift Terapisinde yaklaşımlar 2
Sistem yaklaşımını benimseyen terapistler, çiftlerin oluşturduğu düzende tümüyle pasif veya mağdur konumda olunamayacağını varsayar. Bu yaklaşım, suçu bir tek kişinin üzerine yıkmaya olanak vermez çünkü her iki eş de ortaya çıkan her etkileşimden sorumludur. Her ne kadar belirli koşullarda eşlerden biri mağdur ve tacizci gibi görünse de, bu durum eylemi yapan ve eyleme karşılık verene bağlı olarak çiftin kendince oluşturduğu bir yanılsamadan görünenlerdir. Sistem terapistine göre, ilişkiler zaman içinde değişime kapalı, istikrarlı bir sosyal düzene oturur. Mütemadiyen süren etkileşim kalıpları, zamanla bu düzenin kuralları haline gelir.
186 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Gustave Le Bon’un “Kitleler Psikolojisi” kitabı, kitle psikolojisinin temel özelliklerini inceleyen ve 1895 yılında yayımlanan önemli bir eserdir. Kitap, bireylerin kitle haline geldiklerinde ortaya çıkan yeni psikolojik özellikleri ve bu özelliklerin bireysel özelliklerden nasıl farklılaştığını tartışır. Le Bon, kitlesel davranışların, bireylerin
Kitleler Psikolojisi
Kitleler PsikolojisiGustave Le Bon · Hayat Yayınları · 19973,694 okunma
Reklam
Psikiyatri, ilaç yazma bilimi olmuştu. Psikoloji ve sosyal hizmetlerde, son derece spesifik bozukluklara kılavuzlaştırılmış tedaviler öneren bilişsel davranışçı yaklaşımlar baskın durumda. Psikoterapinin esas iyileştirici yönünün terapötik ilişki olduğunu gösteren araştırmalara rağmen böyle bir ilişkinin doğasına ve yaratılmasına gösterilen ilgi adım adım bir kenara itiliyor.
Sayfa 109 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Dün
Muhammed Yazıcı
Muhammed Yazıcı
hocayla tanıştım. Tanıştım derken şahsi anlamda bir tanışıklıktan bahsetmiyorum. Sosyal medya sağ olsun, Arif'in Manchester'a attığı golü arar gibi videolar arasında dolanırken kendisine rast geldim. E böyle bir giriş akabinde de kendisine ünsiyet duyduğum tahmin edilmiştir.
Melikşah Sezen
Melikşah Sezen
hoca ile sayısı çok denebilecek sohbetleri var. Bir tanesinde kitap okuma üzerine konuşuyorlar ve ikisi de pek değerli tespitler de bulunuyor. Misalen, Melikşah Hoca su gibi akan kitaptan değil zihnen onu yoran, ikinci sayfaya geçince ilk sayfada yaşadığı karmaşayla şaşkınlığa sebep olan kitaptan hazzedermiş. Muhammed Hoca işe kendini tanımaya yardımcı olduğunu düşündüğünden ötürü psikoloji ve psikoterapi kitaplarıyla hemhal olmaktan aşırı keyif alıyormuş. Öyle ki bu türde kitapların olduğu odaya kilitlense çıtı çıkmazmış. youtu.be/qxycBHlPWiM?si=... Aralarındaki muhabbete de maşallah demeden geçemeyeceğim. Gözlerden, nazarlardan ırak. Diğer videolarını izleyeceğim inşallah. Böylelikle sizlere de tavsiye etmiş olayım.
2024 okuma listem
1.Sharon Martin-Mükemmeliyetçilik Tuzağı 277 sayfa 2.Isabelle Filliozat-Kendine Güven 236 sayfa 3.Isabelle Filliozat-Çocuğun Duygusal Dünyası 287 sayfa 4.Isabelle Filliozat-İçimde Neler oluyor? 310 sayfa 5.Rory O’connor-Karanlık Çöktüğünde 373 sayfa 6.Isabelle Filliozat-Kusursuz Ebeveyn Yoktur 312 sayfa 7.Tammy Nelson-İçim İçimi Yiyor 121
Hadım edilme kompleksinin dişiler üzerinde yarattığı etki ise bundan bir hayli farklıdır. O, kendisinin hadım edilmiş olduğu gerçeğini ve bununla beraber erkek cinsinin üstünlüğü ile kendisinin aşağılığını kabullenmekte fakat bu hoş olmayan durum karşısında da isyan etmektedir. Bu ikiye bölünmüş tavırdan üç gelişim çizgisi ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 11 - IIKitabı okudu
Reklam
Kültürel, toplumsal ve teknolojik etkiler
Bağlanma konusunda kültürel, toplumsal ve artık teknolojik belirlenmişliğimizi de göz ardı etmeyelim. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte ilişkilerde yapısal bir değişim başladı ve sürmekte. İnternet üzerinden aynı anda yüzlerce kişiyi ulaşabilmenin yarattığı sonsuz seçenek yanılsaması, bağlanma ve bağlı kalma tutumlarını etkiliyor. Sosyal medya, partner bulma siteleri ve yaygın pornografi erotik imgelemi çoklu nesneler üzerine kurmayı ve/veya cinsel tatmini kolayca ulaşılabilen çok sayıda partnerle yaşama, teşvik eder nitelikte. Bu da bazen bahane, bazen neden, bazen sonuç olan karmaşık bağlanma sorununu daha dirençli kılabiliyor.
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Hasta Bedenin Ruhu
Merhaba arkadaşlar bugün hakkında konuşacağımız kitap Prof. Dr. Erol Göka ve Doç. Dr. Murat Beyazyüz'ün kaleme aldığı, "Hasta Bedenin Ruhu" adlı eseridir. Hocalarımız psikiyatri alanında uzmanlaşmışlardır. Bu yüzden kendileri Tıp literatürüne de hakim olduklarından dolayı, yaptıkları çalışmalar bir kat daha önem kazanıyor. Ayrıca
Hasta Bedenin Ruhu
Hasta Bedenin RuhuErol Göka · CK Yayınevi · 20125 okunma
Freud'un sosyal ve politik dayanışma konusundaki kasıtlı değerlendirmesi, biraz daha farklı bir biçimde dine karşı tutumda olduğunu gösterdi. Freud'un gelişim sürecinde -her ne kadar Yahudi geçmişi bir başka yönüyle ayrı olarak ele alınabilecek olsa da- kısmen kabul ettiği dinî mirasına rağmen dinsiz olarak nitelendirildi. Totem ve Tabu'da da belirtildiği gibi, her zaman ilahi olanlara olan inancını, yerinden edilmiş insan atalarının kaldırılmış ibadetlerine bağladı. Jung gibi eski takipçileriyle arasında var olan fikrî ayrılığın en güçlü kaynaklarından biri tam da bu maneviyat şüphesiydi.
Sayfa 27 - FreudKitabı okudu
Süblimasyon, engellenmiş, sosyal açıdan doğru olarak kabul edilmeyen arzu ve isteklerin toplumsal yönden kabul edilebilir kanallara yönlendirilerek tatmin edilmesidir. Örneğin, şiddete meyilli bir kimsenin boks sporuna yönelmesi
Sayfa 25 - FreudKitabı okudu
Reklam
687 syf.
10/10 puan verdi
Bir bit miyim, yoksa insan mı?
Bir katil, nasıl olur da dünyada en sevilen roman kahramanı olabilir hiç düşündünüz mü? Mertlikleri, iyi yüreklilikleri ile gönülde taht kurmuş onca kahraman varken Raskolnikov gibi, kendisini bir “bit” gibi gören, iki insanı baltasıyla canice öldüren katil, neden bu kadar sevildi? Acaba hepimiz içimizde reaktif bir Raskolnikov ruhu mu
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022158,9bin okunma
Yalnızlık, yakınlığın bozulmasında etkili olan toplumsal, coğrafi ve kültürel etmenlerden kaynaklanır. İnsanlar sosyal becerilerden yoksun veya yakınlaşmaya elverişsiz kişilik tiplerine sahip de olabilir. Bunlar grup terapisinde bol bol ele alınır. Ama varoluşsal yalnızlık daha da derinlere iner; varoluşa perçinlenmiş daha temel bir yalnızlıktır ve kişinin kendisi ile başkaları arasındaki kapanmaz bir uçurumu ifade eder. En yaygın olarak da şairler ve yazarlar arasında sık görülen bir tema olan, kişinin ölümünde daima yalnız olduğu düşüncesinin kabullenilişinde tecrübe edilir. Ama çoğu insan, dünyada kimsenin onu düşünmediği anların olabileceğini hissetmenin dehşetini kabullendiği zaman, kendi varoluşsal yalnızlık korkusuyla temas halindedir.
Sayfa 65 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
152 syf.
5/10 puan verdi
Olmamış...
Eh işte…hani -sıradan bir okur için- Okudum…okumasam da olurdu kitabı. Yani anlayacağınız tam bir ‘alan’ -referans- kitabı. Eğer psikolog değilseniz…psikolojiyle ilgilenmiyorsanız ama; ‘Dur ya en azından bi fikrim olur…’ desen bile seni tam tatmin etmeyecek bir kitap. Neden…? Kitabın ortasına kadar; bir bölüm bir başlık ile başlıyor. Mesela başlığımız Düttürü Dünya, ardından paragrafın ilk satırı, yazarın görüşünü veren bir cümle, ardından Freud’un konu ile ilgili teorisi ve Lacan’ın hepsine katılması. Bir editör de, ‘böyle yapmasak mı acaba demez mi…Dememiş. Diğer bir nokta ise; 1. ve 2. Dünya Savaşı olmasa Psikoloji diye bir bilim de olmayacakmış gibi hissediyorsunuz. Garip…ama gerçek. O dar kapsam ilerliyor da ilerliyor…ki nihayet sosyal hayatın içinde örnekler başlıyor. Ama…sürekli, analizlerin analizini okuyorsunuz. Hani aklıma geldi bak bunu da izlerken göreceksiniz ki…tadında. Pek olmamış. Alana ilgi duymuyorsunuz…zaten yaklaşmayın, ilgiliyseniz de…gelmiş geçmiş olsun.
Kaygı Üzerine
Kaygı ÜzerineRenata Salecl · Metis Yayınları · 2021270 okunma
Hyundai’nin tüketici araştırma programı, çok değerli bir şeyi ortaya çıkardı: Hyundai, tüketicinin hâlâ araba satın alacak parası olduğunu gördü. Fakat tüketici işinin geleceğine tam güvenemiyor, bu nedenle gereksiz harcamalardan kaçınıyordu. Bunun üzerine şirket “Hyundai Assurance” isimli bir program başlattı. Programın reklamını şu şekilde yaptı: “Şimdi yeni bir Hyundai araba alın; size, gelecek yıl gelirinizi kaybederseniz onu geri alacağımızın teminatını verelim.” Satışlar çift haneli rakamlarla arttı. Peki, kaç araba iade edildi? Hyundai’nin 2008’de gruba katılan CEO’su Lee Myung-Bak, iade edilen araba sayısının beş olduğunu söyledi...
Sayfa 27 - Martin LindstromKitabı okudu
800 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.