Gözlemlediğim kadarıyla pek çok kişi bu kitabı yarım bırakmış veyahut bir şey anlamadığını öne sürerek beğenmediğini dile getirmiş. Ben de bu karmaşıklığa bir nebze de olsa açıklık getirme amacı ile bir inceleme yazmak istedim.
Fyodor Dostoyevski külliyatı kronolojik okuma maratonumun 11. kitabı olan
Oldukça iddialı bir tanıtımı var eserin. Bu kitabı okuduktan sonra "Bir kitap okudum," diye düşünmeyeceksiniz. Zira Xu ailesinin yaşadıkları o kadar gerçek ki, tek düşünceniz "Bir hayat yaşadım," olacak.
Öyle bir hayat ki; mutluluk ile hüzün, zenginlik ile yoksulluk, yaşam ile ölüm, dostluk ile düşmanlık, tutunmak ve kopmak iç
Üç beş beylik laf edeceğim. Üniversitede bir felsefe hocam vardı. Derste benim bir fikrim var, dediğimiz vakit hep şunu söylerdi: "Kaç kitap, kaç makale, kaç tez, kaç bildiri okudunuz da fikriniz var? Fikir oluşumu için zihninizde ne birikiminiz var?" Okumayı hiç sevmeyen beni yola sokan olaylardan biri olmuştur, bu cümleler. Kitap da
-İnsan insana nasıl hükmeder, Winston?
-Acı çektirerek
-Tamam işte. acı çektirerek. Boyun eğmek yetmez. acı çekmiyorsa, kendi iradesine değil de senin iradene boyun eğdiğinden nasıl emin olacaksın? hükmetmek, acı çekirmekle ve aşağılamakla olur. Hükmetmek, insanların zihinlerini darmadağın etmek, sonra da dilediğin gibi yeniden biçimlendirerek bir