Biri bana bir konuyu sorarsa ancak oturup çocukluğumu konuşabilirim, boş mermi kovanlarını konuşabilirim. Benimle ancak savaş, silah ve çatışmaları konuşabilir bir insan..
Doğanın kendiliğindenliğini, daha doğrusu onun öz sıfatı olan yabanıllığını alenen hiçe sayan modernizmin, kendi pragmatik amaçları doğrultusunda, bilim dilini dahi manipüle ederek giriştiği overdose insan türcülüğünü; botanik, zooloji, diyetetik, arkeoloji, sanat tarihi, sosyoloji, psikoloji gibi disiplinlerarası da irdeleyerek çok geniş projeksiyonlar sunan bir eser Uygarlaşan İştah. Üstelik konunun nektarını zihinlerimize taşırken, öyle bir hiyerarşi çerçevesinde yapıyor ki bunu, okurken kimi arkeolojik veriler insanı şaşırtmağa yetiyor. Bittabi bildiğiniz anlamdaki hümanizmi de sorguluyorsunuz. Kaldı ki doğanın, salt insana sunulmuş mülki bir armağan olmadığını, bizlerin de kendisinin içinde akıl edebilen, konuşan, iki ayak üstünde yürüyebilen, eksiği ya da fazlası olan birer hayvan olduğumuzu yeniden hatırlatıyor.
Üzerinde düşünmeğe değer bulacağınızdan kuşkum yok.
Keyifli okumalar.
Eğer reklâmlar bizi bir şeylere "yabancılaştırıyor" ya da "kandırıyorsa" bunun nedeni kullandığı temalar, sözcükler, görüntüler değil; bizden söz etme, tanıtma biçimi ve bize gösterdiği ilgidir.