Sosyolojik açıdan en dikkate değer çalışması, Kanunların Ruhu Üzerine'dir...
...Montesquieu, üç hükümet tipi belirtir. Bunlar, cumhuriyet, monarşi ve istibdattır... ...O'na göre, cumhuriyet erdeme, monarşi şerefe, istibdat korkuya dayanır (8).
...O'na göre soğuk ülkelerde zevklere düşkünlük azdır, ılıman ülkelerde bu düşkünlük artar, sıcak ülkelerde ise aşırı hal alır...
(8) Montesquieu için cumhuriyetin erdemi ahlaki bir erdem değil, tamamen siyasal bir erdemdir. Yasalara saygı ve bireyin topluluğa bağlılığıdır. Şeref ise, herkesin toplumdaki yerine ve borçlu olduğu şeye saygı duymasıdır. Bkz. Aron, Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, Çev. K. Alemdar, İş Bankası yay. Ankara, 1986, s.27-33.
Tarihin çok önemli anlarında bir insan kararlar almıştır. Aynı biçimde yarın başka insanlar başka kararlar alacaklardır. Koşulların etkilediği bu kararlar, bir başkasının bir başka karar alabileceği anlamında bir belirsizlik payı her zaman taşırlar. Her an, insanlara bir hareket serbestliği payı bırakan eğilimler vardır.
Pareto’nun sözlüğünde kalıntılar, insan doğasında
var olan duygular ya da duyguların anlatımıdır; türemler ise bireylerin tutkularını gizlemek ya da akılcı olmayan öneri ya da davranışlara akılcı bir görünüş vermek için kullandıkları entelektüel doğrulama sistemleridir.
Bir “bunalım” yaşadığı ya da bir “dönüm noktasında” olduğu izlenimine sahip olmayan pek az kuşak vardır. 16. yüzyıldan beri en zor bulunabilecek şey istikrarlı bir dönemde yaşadığına inanan bir kuşaktır, istikrar izlenimi
hemen hemen her zaman geçmişe aittir.
Akıl toplumsal ve tarihseldir. Her dönemin ya da her düşünürün aklı toplumsal ortam içinde alınır, insan aklının nasıl çalıştığını anlamak için bu ortamı anlamak gerekir.
Din kendinde insan doğasının farklılaşmasını yansıtır: Birliği yaratarak aynı anda akla, duyguya ve çalışmaya, yani insan
varlığının bütün niteliklerine seslenmek zorundadır.
“Sağlıklı politikanın amacı, yerçekimi yasası gibi zorunlu, ama daha çok
değiştirilebilir bir yasaya göre, kendine özgü bir itişle devinen insan türünü geliştirmek değil, onu aydınlatarak gelişimini kolaylaştırmaktır."
“Eğer insanları önyargılarından kurtaracak bir şey yapabilirsem, kendimi
ölümlülerin en mutlusu sayarım. Önyargı dediğim, bazı şeyleri bilmemek
değil, kendini bilmemektir"