Yedi kişiydiler. Hepsi mektebden ve mahalleden arkadaş, hemen hemen aynı muhitten aynı tesirleri, aynı mektebden aynı tahsil ve terbiyeyi almış, mazileri ve halleri müşterek, belki talihleri de müşterek, fikirleri ve zevkleri müşterek, tavırları, söz söyleyişleri, kıyafetleri müşterek, aynı fabrikanın muhtelif mamulâtı gibi, aralarında basit şekil ve esas farklarıyla yapılışları ve markaları müşterek, mekteblerde değil, hayat mektebinin çetin sıralarında yetişmiş, hakiki çilekeşler... Hepsi hararetli, müteheyyic, asabi, gürültücü, isyankar, hepsi cür'et sahibi, atılgan, coşkun, hepsi natûk (yahut geveze), akıllı (yahut ukala), cesur (yahut küstah), taşkın (yahut deli), hepsi, kendi muvazenesizliklerini hariçte de görmek isteyen ve nizâm-ı âleme tahammül edemeyen bu gençler, tramvay beklerken, âdeta kuduruyorlardı: birşey, birşey, birşey, harikulâde birşey istiyorlar. Bu tahammülfersa yyaşayışı değiştirmek. Neye mâlolursa olsun, günlerin yeknesaklığına biraz heyecan katmak. Üstlerine abanan korkunç bahttan silkinmek için elden gelen herşeyi yapmak, herşeyi; yapmak, yıkmak, şu otomobilleri durdurmak, şu tramvay tellerini koparmak, şu vagonları parçalamak, şu hükümet adamlarını vurmak, şu mütegallibenin başını ezmek, şu bir sürü mânâsız kanunları, itiyadları çiğnemek her şeyi kargaşalığa sürükleyerek anarşinin o taze can verici hercümerci içinde, ya sevine sevine boğulup gitmek yahut, cemiyetin, bu enkazı üstüne yepyeni, taptaze, mükemmel bir medeniyet kurmak. Bir nevi şiddetli mefkûrecilik, bir nevi "nihilizm", daha doğrusu bir nevi.. zırdelilik.