Nâzım’ı kısacık bir yazıda belirtmek ne kadar yeterli olabilir ki?.. Gençliği, ideolojisi, şiir anlayışı, hapisliği, Sovyetler Birliği yaşamı, sevgilileri… Hepsi ayrı ayrı, sayfalarca bahsedilebilecek konular.
Nâzım bu toprakların mahsulüdür. Sıksak bu toprakları, dört bir yanından Nâzım fışkırır. Türkiyesiz Nâzım, Nâzımsız Türkiye ne mümkündür… Vasiyeti olan; Anadolu’nun köylerinden birinde, binlerce yapraklı bir çınarın altında gömülme isteği bile gerçekleşememiş, o soğuk Novodeviçi mezarlığında yatar, bakar bize “Moskova’nın pencerelerinden birinden”. Belki bir gün biri Türkiye’den getirdiği bir gazeteyi bırakır mezarına. Güler Nâzım hüzünle, “Ne kötü kaderimiz varmış/ bütün insanların içinde bizi bulmuş/ ‘mına koduğumun kaderi.” Nefret eder kadercilikten ama bu durumda da o şair diline sahip çıkamaz…
Yeni Adnan Menderesleri, İnönüleri yaratır 21. yüzyıl. Bu yüzyılda ise onlara karşı mücadele etmek, onun militanlığını yaptığı partinin bayrağını en ön saflarda taşımak, sosyalizm şiarını başarıyla tamamlamak Nâzım’a sözümüzdür. İyi ki doğdun yoldaşımız Nâzım Hikmet! “O büyük günü” göreceğiz…