Ne olur yarabbim affet bu kulunu
Sevdiyse kalbimdir suçlu… Kalbimdir suçlu..
Koptum birer birer sevdiklerimden
Beni benden eden bu benliğimden
Kötü duygulari sil at kalbimden
İçimdeki şeytanı öldür yarabbi
Tükenen hayatım, biten ömrümdü
Aşkımın kahrını çeken gönlümdü
Bir ateşti yandı, yangına döndü
Daha büyümeden söndür yarabbi
Şimdi göz yaşlarım bir sele döndü
Artık bu yüzümü güldür yarabbi
Nedense talihim yaver gitmedi
Acımasız dünya aman vermedi
Ne yapsam ne etsem geri dönmedi
Dönmeyen çarkımı döndür yarabbi
youtu.be/ZG2LPs8qx7Y
Markopaşa · 14 Ocak 1949 · Sayı: 12 (36)
Gazetenin bir önceki sayısı ile bu sayı arasındaki sürede Sabahattin Ali'nin ölüm haberi alınmıştır. Bu sayı baskıya verilmeden az bir süre önce haber alınmış olmalı ki yalnızca çerçeve içinde haber konmuştur:
"Sabahattin Ali:
Markopaşanın ilk kurucuları arasında bulunan Sabahattin Alinin
Konuşmak
İçtenlikle
İncitmeden
Fısıldar gibi, köpük gibi
Menevişli bir gönülle
Yalansız. İç çeker gibi
İnanarak. Çoğalarak. Işıyarak
Saygıyla. Masum. Yeni.
"Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet !" Hıyanetten daha zalim merhamet?
Bu nasıl bir sözdür böyle anlayan var mı a canlar? Gelin o vakit bu sözü anlatıverelim.
Haçlı Ordusu’nun Anadolu'ya ikinci seferi. Ordu askerleri Torosları aşıp Elmalı’ya gelirler. Sefer boyunca bu kadar adama ekmek lazımdır, aş lazımdır tabii. Ne yapmış