İçimde bir şey var tarif edemiyorum, birazdan maç başlayacak, tv’nin karşısına oturmadan bir şeylerde yazmak istedim. 17 tane alıntı ekledim, daha fazla olabilirdi, daha fazlası da kitabı yazmak olurdu, utandım. Aslında ince bir kitap, bana doğum günü hediyesi olarak verildi. Hediye aldığım kitapların en incesiydi. Ama nedense üç gün sürdü okumam. Anlayamadığım bir şey oldu. Mesela 25 sayfa okudum, ayracı arasına koydum. Bir şeyler yaptım, işimle uğraştım, yemek yedim, tekrar kitabı elime aldığımda okumaya baştan başladım. Okuduğum yerleri tekrar tekrar okumak istedim. Bunu anlatamıyorum, kendime açıklayamıyorum, farklı bir duygu, ifadesi zor. Gerçekle, düşler arasında kaybolup gitmek gibiydi. Küçük bir odada geçen büyük bir sinema filmi çekmek gibi… Afyon alan karakter, belli dönemlerde afyon kullanmış yazar ve afyon almış gibi olan bir okuyucu.
(bir arkadaşım kitabı okuduktan 45 gün sonra "kitap hakkında aklına düşen bir şeyler var mı? diye sordu. Ona bende şöyle yanıt verdim: "Kör Baykuş ta şöyle bir durum var benim için kelimeler ve cümleler okundu geçti, aklımda alıntı yapabileceğim bir söz yok. fakat bir gizem var anlayamadığım, sanki bende o karakterin yanındaydım ve onun yaşadıklarını yaşamıştım. O adamın kahkası kulaklarımda, at arabası ile valizi taşıması gözümde, evin bulunduğu mekan vs, yaşamış gibiyim. Kitabı özel yapan bu şeyleri hissettrimesi herhalde.)