Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi.
Benim de söyleyemediklerim var,
Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle,
Yolu geldikçe anlıyorum ki, biz,
Bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi.
Benim de söyleyemediklerim var,
Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle,
Yolu geldikçe anlıyorum ki, biz,
Bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi.
Benim de söyleyemediklerim var,
Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle,
Yolu geldikçe anlıyorum ki, biz,
Bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
O büyük ve muazzam zamanda unuttum.
Kanatlarım çok oldu üşüyor benim
Bu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyor
Bu yüzden eğik boynum.
Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
Bundan gözlerimdeki kayalık,
İçimdeki serseri buzullar.
Dürtme içimdeki narı,
Üstümde beyaz gömlek var.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu geldikçe anlıyorum ki, biz, bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Sessizdim. Gözlerime bakan bir kainat cümle görecekti sanki. Gözlerime vurmuştu sanki tüm söyleyemediklerim. Tek kelimesine ömür boyu susmaya razıydım. Tek bakışına ömür boyu göz kapaklarımı mühürlemeye razıydım.
Kimseye söyleyemediklerim uzun ve kara bir tren olup geçiyor o ağrının üzerinden. Zamanın azaldığını düşünmek , bana verilmiş ömrü ne kadar iyi yaşayabildiğimi sorgulatıyor bu günlerde. İyi ve güzel anlamının yanında boşa geçmiş, yanlış yaşanmış yıllarım karmakarışık duruyor. O dağınıklık beni telaşlandırıyor...