Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
80 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Sercan Gördüm, ilk romanı Yeşil Kuyu'da, sıradan insanların, en saf duygularını, zaman zaman tarihe de yolculuk yaptığı güçlü kurgusuyla okurlarına sunuyor.Günümüz dünyasında bir eski hatıra gibi anlatılan gerçek aşkı, Sadri ile Selma'nın aşkını okurken kalbinizin ısındığını hissedeceksiniz… ○ Kitap yıllardır kitaplığımda okunmayı bekliyordu. Bazı kitaplar vardır zamanı geldiğinde kendini hatırlatır. Size denk geldi mi bilmiyorum ama bana ara sıra başıma geliyor. Yeşil Kuyu kitabı, aşk hikayesi, Sadri ve Selma'nın hikayesi. Aşk kitaplarını pek tercih etmesemde arada sırada okumak güzel oluyor. Sahil kenarında bir bankta otururken bir adamın denize cam şişesin içinde not bırakmasını görüp şaşırıyor. Genç adam kendi hikayesini anlattıktan sonra asıl hikayemiz başlıyor bizimde. Yazarın dili, üslubunu oldukça sevdim. Akıcı bir şekilde okuyabiliyoruz ki ben kitabı bir saat gibi bir sürede bitirdiğimi söyleyebilirim. Okurken oldukça keyif aldığım bir kitap oldu. Naif bir aşk hikayesi. Bir bakımdan mutlu bitti ama hüzün her zaman olduğu gibi vardı. Kitap hala basılıyor mu bilgim yok ama bulursanız güzel bir hikaye sizi bekliyor. • • "Yine şairliğin tuttu senin." dedi Ali "Söyleyene değil söyletene bak Ali." dedim... •
Yeşil Kuyu
Yeşil KuyuSercan Gördüm · Karina Yayınevi · 201411 okunma
“Söyleyene değil, söyletene bak demiş.” atalarımız…
Sayfa 121
Reklam
"Söyleyene değil,söyletene bak,derler..."
Sayfa 160
Söyleyene değil, söyletene bak! Olana değil, oldurana bak! Yapana değil, yaptırana bak! Biz sizi denemek için hayır ve şerle imtihan ederiz. Sonunda ancak bize döndürülürsünüz.” Enbiya,35
Rahmetli babacığım çocuklar konuştuğunda hep, 'Söyleyene değil, söyletene bak!' derdi.
Yazdıklarımda bir keramet var sanmayın Söyleyene değil söyletene bak demişler Beni ben yapan herkese Sonsuz teşekkürler Gözde/5.02.2019
Reklam
Allah
Gönül ne diyorsa dil de onu söyler Söyleyene değil söyletene bak.
Hiç bir mitoloji "yalan" söylemez. Çünkü her mitoloji, Toplumda yalanın keşfedilmediği çağlar üzerine kurulmuştur. Grek Toplumu'nda Hezyod Allahlar sistemi ile Homer Allahlar destanı, Herodot'un epey açıkladığı gibi, sonradan, bile bile uydurulmuş ve adları takılmış efesaneler olsalar bile, sonraki Uygar toplumun sömürü ve eziyet uğrunda insanları silahsız bırakma aracı olarak icat edilen ve kullanılan asıl bildiğimiz "Yalan"dan apayrı, bambaşka bir iştir. Sam oğullarının bin yıllık çöl-vaha, göç-akin, savaş-bariş serüvenlerini çizen "Kutsal Tarih" adlı mitoloji de öyledir. "Yalan" değildir. Bugün bizim kavra-yamadığımız, anlayamadığımız sosyal ve tarihcil olayların, Tarih Öncesi insanının beyin ve ruh (kendi toplumu) aynasında yanşımasıdır? Türklerin: "Söyleyene bakma, söyletene bak" dedikleri yer burasıdır. Efsanelerin nasıl söylendiklerine değil, niçin söylendiklerine bakılmalıdır. Tarih öncesi insanı kendi topluluğu içinde ola gelen değişiklikleri, kendi dünya görüşü ve kendi somut araçlarıyla,deyimlendirmek istemiştir. Ona bu isteği dayatan sosyal olaylar ve ortam gözden kaçınılınca, efsaneler anlaşılmaz hiyerogliflere döner. Insanın her zaman, her yerde, Marks'ın deyimi ile "Sosyal yaratık" olduğu unutulmazsa, bugün bize en aykırı, olağan dışı görünen mitolojilerin dahi, kendi zamanları ve Tarih-Toplum ilişkileri içinde yorumu, bize sayısız doğruları açıklayabilir.
Abdulkadir Geylani Hazretleri, oğluna, "Çalış, didin; yardım Rabb'indendir.'' diyor. "Söyleyene değil söyletene bak." der atalar. Söyleten kim? Yüce Allah...
Sayfa 16 - Ahir Zaman Yayınları
52 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.